İzinagi ve İzinami ilk adaya çıktılar ve orada evlendiler. Çiftin dört sakat çocuğu oldu. Tanrılar bunu protokolün ihlal edilmesine yordular. Evlilik ritüelinde ilk İzanami konuştu. Evlilik törenin doğru bir şekilde tekrarlayan çift ilişkiye girdi ve Japonya adası ile diğer tanrı ve tanrıçaları yarattılar. Odabana içeridekilere seni kuaföre götüreceğimi söyledim ama sana bir sürprizim var dedi ve yarım saat sonra falan tenha bir yola girdi, bir süre sonra arabayı sessiz kuytu bir yere çekti ve beni o kadar çok seviyorsun ki ablanla evlendiğimi bile bile bana trip yapıyosun dedi, bende evet elimde değil , seni seviyorum dedim ve HİNDİSTAN+KATMANDU. 16.02.2012 Perşembe. - RİKŞA larla (3 tekerlekli bisiklet) Çandni Çovk çarşısını gezdik. Rikşaların motorlu olanlarına Otorikşa. deniyor. Dışardan Hindistan kapısı, Parlamento binaları ve Başkanlık sarayını gördük. - Lakşmi Narayan Tapınağı : Hindu olan Birla ailesinin yaptırdığı bir tapınak. VizeBilgileri. Hindistan ve Nepal tüm pasaportlara vize uygulamaktadır. Hindistan vizesi için şahsi olarak konsolosluğa gidilmesi gerekiyor. Nepal vizesini hem konsolosluktan hem de havalimanından alabilirsiniz. VİZE Umumi Pasaport Vize gerekli. Yeşil Pasaport Vize gerekli. Hizmet Pasaportu Vize gerekli. Hintler Hintler [7] veya Hindistanlılar, geniş anlamda etnik vurgu yapmayan Hindistan vatandaşları, dar anlamda ise anadili Hintçe olan etnik grup. Türkçede Hint kelimesi esas olarak hem Hintler hem de Hint toprakları (Hindistan) için kullanılır. İngilizcede Hintler için kullanılan Indian kelimesi Yeni Dünya 'nın keşfinden TATİLDE BESLENME 17 Hindi, kabak çekirdeği, kuru baklagil- ler, susam, fındık, badem, ceviz, fıstık Bu besinler bağışıklık sistemimizin mevsim geçişlerinde özellikle ihtiyaç FNwlASr. Haberler > Çok Alışık Olmadığımız Hindiyi Sık Sık Mutfağımıza Getirtecek 13 Tarif - 1804 Hindi bir tek yılbaşında eve gelen lezzetlerden. Yeni yıl dışında aklımıza bile gelmez hindi almak. Hep onun kardeşi tavuk tercih edilir. Bunun nedenlerinden biri de hindi etinin daha kuru gelmesidir. Ama bu hindinin kuru olmasının nedeni tamamen yanlış ellerde olmasından kaynaklanıyor. Aslında doğru tarif ve pişirilme yöntemi ile o sevmediğiniz hindi mutfağın en çok sevilen yemeği olabilir. 1. Kekik ve zeytinin mükemmel uyumunu hindi ile bir araya getirmeye ne dersiniz? Hindinin o tatsız tuzsuz, aromasız haline mis gibi bir soluk getirecek tarifim var. Biraz kekik bol zeytin ile enfes lezzetli bir hindi buradan ulaşabilirsiniz. 2. Bu sefer tavuk yerine hindi buduna ne dersiniz? Tavuk buduna alternatif olacak en güzel şey hindi budu hem boyut olarak daha büyük olduğu için oldukça doyurucu olacaktır. Tarifine buradan ulaşabilirsiniz. 3. Bir gece önceden kalan hindileri değerlendirmenin en güzel yolu! Hindi etini biraz yeşillik ve mükemmel bir sosla enfes bir öğüne buradan ulaşabilirsiniz. 4. Makarnaya hindi ile aroma katmaya ne dersiniz? Makarnayı her yemekle bir araya getirip bayıla bayıla yiyen bizler hindi ile bir araya getirmeyi hiç düşünmemiştik değil mi?Tarifine buradan ulaşabilirsiniz. 5. Tavuğa tatlı yakışır da hindiye yakışmaz mı? Hindiyi sarıp dışını çıtır çıtır milföyle kaplasak içine de kuru erik ile mükemmel bir lezzet saklasak...Tarifine buradan ulaşabilirsiniz. 6. Siz hiç karnıyarığı hindiden yaptınız mı? Dünyanın en güzel yemeklerinden biri karnıyarık bu konuda hemfikiriz. Hindi etinin hafifliğiyle karnı yarığı birleştirip mükemmel bir akşam yemeği buradan ulaşabilirsiniz. 7. Bir hindinin en güzel hali Cordon Bleu! İçinde bir parça jambon ve bol peynir dışı ise çıtır çıtır....Tarifine buradan ulaşabilirsiniz. 8. Hindiyi şiş yapıp bir de ızgaraya atsanız tadından yenmez! Hem kolay hem lezzetli bir yemek arıyorsanız işte size bol sebzeli hem de şipşak yapılan bir buradan ulaşabilirsiniz. 9. Kremalı mantar sos herşeye yakışır ama siz bir de hindi ile deneyin. Kremalı mantar ile tavuğu sürekli yapanlardansanız bu sefer de hindiyi deneyin, emin olun pişman buradan ulaşabilirsiniz. 10. Enginarın o tazeliğini hindi ile birleştirip dünyanın en sağlıklı yemeğini yapabiliriz. Hindi en sağlıklı ve diyet yiyeceklerden. Bu lezzeti mis gibi enginar ile birleştirerek farklı bir deneme buradan ulaşabilirsiniz. 11. Acı sevenleri buraya alabiliriz... Çıtır çıtır kocaman hindi kanatları hem de acı... Hindi tavuğa göre çok daha büyük bir kuş bu nedenle kanatları da hem daha büyük hem daha doyurucu. Hindi kanatlarını çıtır çıtır olup bol acılı olduğunu düşünsenize...Tarifine buradan ulaşabilirsiniz. 12. Aylardan kışsa hindiye pastırma ile tat katabiliriz! Yazın kokusu nedeniyle çok tercih etmediğimiz pastırmayı kışın özgürce yiyebilmekteyiz. Hindinin o kuru aromasız haline pastırma ile tat buradan ulaşabiliriz. 13. Avokadonun kremalı sos ile hindi köftesi mükemmel uyum sağlıyor. Hindinin o kuru halini sevmeyenler köftesine bayılacak. Köfte içerisindeki soğan ve sarımsak hindiye aroma verirken aynı zamanda avokadonun kremalı dokusu farklı bir renk buradan ulaşabilirsiniz. Hint Uygarlığında Türk EtkisiTürkler, Hindistan’ı yüzlerce yıl yönetmiş, Hint kültürüne kalıcı biçimde etki yapmıştır. Önceki yerleşimleri saymazsak Gaznelilerin gelmesiyle Hindistan’da 857 yıl süren Türk yönetimi yaşanmış ve Hindistan’a göz kamaştıran yapıtlar kazandırılmıştır. 1605-1658 arasındaki Cihangir ve Cihan dönemi; Delhi ve Agra başta olmak üzere birçok taşra kentinde, zerafet ve ihtişamın doruğa ulaştığı yıllar olmuştur. Özellikle Şah Cihan tarihe, Hindistan’da yaptırdığı görkemli yapılarla geçti. Agra’da Anadolu’dan getirttiği mimar ve ustalara yaptırdığı Tac Mahal ve İnci Camisi benzersiz yapıtlardı. Delhi’de beş yeni kent kuran Türk hükümdarlarından sonra, Yedinci Delhi olarak tanımlanan Şah Cihanabat Bugünkü Eski Delhi onun tarafından ve Ele geçirmeler TarihiHindistan tarihi, bir anlamda dışardan gelen göçlerin ve elegeçirmelerin işgallerin tarihi gibidir. En eskiler ayrı tutulsa bile Hindistan, Büyük İskender’den İngiliz egemenliğine dek 2374 yıl boyunca sayısız elegeçirme yaşadı; bunların yarattığı sorunlarla uğraştı. Yirmi dört yüzyıllık uzun geçmiş içinde yaşanan elegeçirmelerin en etkilisi, en kalıcı olanı ve en uzun süreni, Türkler’in gerçekleştirdiği ve Hindistan’ın hemen tümünü içine alan egemenlik, İngilizler’in sömürge yönetiminden çok ayrımlı bir şeydi. Türkler Hindistan’a İngilizler gibi, ele geçirdikleri varsıllığı ülkelerine götürmek için değil; yerleşmek, burayı kendilerine yurt yapmak için gelmişti. Bu nedenle giriştikleri her işi, ülkesine yaptığı bir hizmet saymış, Hindistan’ı geliştirip güçlendirmiş ve kendilerini yabancı değil, yörenin insanı olarak GelenlerMilattan sonra Hindistan’a gelen ilk Türk boyu, Orta Asya’da Gobi dolayında Batı Gansu’da yaşayan Yüeşilerdi. Hun İmparatorluğu’yla çarpışarak önce Doğu İran’a, daha sonra güneyde Kandahar bölgesine yerleşen Yüeşilere; Lassen, ve gibi tarihçiler Tuharlar adını verir. 1 Yüeşiler Milattan sonraki ilk elli yıl içinde Hindistan’a girdiler ve egemenlik alanlarını Ganj vadisinin hemen tümünü kapsayacak biçimde genişleterek Kuşhan İmparatorluğunu kurdular. Yüeşiler uzun bir karışıklık dönemi yaşayan bölgede, kalıcı bir denge ve buna bağlı olarak büyük bir ekonomik gönenç çağı hükümdarlarca birleştirici bir anlayışla yönetilen imparatorluk, yarattığı gönenç ve getirdiği özgürlüklerle, Hint kültürünün gelişimine hız kazandıran bir ortam sağladı. Budacılık tüm Hindistan’a yayılarak Afganistan’a, Çin’e ve Çin Hindi’ne bu dönemde ulaştı. Antik Çağ Ege Uygarlığı’nın kültürel ürünlerini inceleyip geliştiren Yüeşiler tarihe, “geleceğe yön veren uygarlık elçileri” olarak geçtiler. 2 AkhunlarEski Hun Birliği’nin bir parçası olan ve Greklerin Eftalist Hunları adını verdiği Akhunlar; Altaylar’dan Güney Kazakistan’a, oradan da Hindistan’a geldiler. İran’da Sasaniler ile giriştikleri savaş nedeniyle, bir süre geri çekildiler ve onları yendikten sonra Hindistan’a geri yılları arasında, ünlü hükümdarları Toroman ve oğlu Mihirakula dönemlerinde, İndus havzasının tümüne egemen oldular ve Pencap’taki Sakala kentini merkez yaparak Keşmir’i de içine alan bir devlet kurdular. Önce Ujjayinilere, daha sonra Göktürklere yenildiler; bir bölümü Kuzey Batı Hindistan’daki Sakalarla, bir bölümü de Göktürklerle karışarak yaptıkları en önemli etki, Hint Gupta İmparatorluğu’nu yıkarak, küçük yerel prensliklerin ortaya çıkmasına neden olmalarıydı. 3 Gazneli Mahmut ve GaznelilerGazneli Mahmud, 1001 yılında Hint seferine çıktığında, Hindistan’da 1857 yılına dek sürecek sekizyüz elli altı yıllık yeni bir Türk egemenliği döneminin temellerini attığını herhalde bilmiyordu. Bilime ve eğitime olağanüstü önem veren, bu nedenle yüksek bir kültüre ulaşan Gazneliler, Türklerin Müslüman olduktan sonra Hindistan’a gelen zamanlar birlikte oldukları Karahitay Türkleri tarafından yıkıldıkları 1187’ye dek geçen 186 yıl içinde Hindistan’da; yönetim anlayışı, din düşüncesi ve özellikle güzel sanatlar alanlarında son derece etkili oldular; gelişkin yapıtlar ve nitelikli bir kültür Mahmud’un sarayı, dönemin sanatçıları ve bilim adamlarının uğrak yeriydi. Firdevsi Şahname’sini Gazneli’nin sarayında bitirmiş 1010, Sanskrit dili uzmanı ünlü bilgin Biruni, son yıllarını orada yaşamış ve orada Devleti, Doğu İran ve Kuzey Hindistan’ı kapsayan topraklar üzerinde kurulmuş olması nedeniyle, Hint ve İslam kültürlerini kaynaştırmış ve çok ileri bir uygarlık bileşimine ulaşılmasını sağlamıştı. Hint kültürü, İslam ülkelerine yayılırken, birçok Müslüman bilgin, yazar, tarihçi ve şair, Gazneliler aracılığıyla Hindistan’a gidiyor ve oraya dışında Gaznelilerin yaptığı en büyük katkı, Hindistan yarımadasını kara yoluyla Batı Asya başta olmak üzere dünyaya açması ve uluslararası ticareti geliştirmesiydi. Ticari yoğunlaşma varsıllığı, varsıllığın artması kültürel etkileşimi hızlandırmış ve Bağdat’tan Semerkant’a, Harzem’den Delhi’ye dek geniş bir coğrafyada olağanüstü bir uygarlık gelişimi Hindistan’a yaptığı bir başka önemli etki, Kuzey Hindistan’ı ele geçirerek Müslümanlığı Pencap’a yaymaları ve sonraki Müslüman fetihlerine dayanacakları bir kitle yaratmalarıydı. Gazneli Mahmud, inançlı bir Müslüman olmasına karşın, hiçbir zaman güce dayalı İslamlaştırma yapmamış, tersine Hintlilerden oluşan ve Hintlilerin komuta ettiği bir askeri birlik oluşturarak bu gücü, Orta Asya’daki bilim karşıtı bağnaz Müslümanlara karşı kullanmıştır. 4 Türk-Hint Kölemen DevletiHindistan’daki Gazneli egemenliği, Oğuzlar ve daha önce birlikte oldukları Karahitay Türklerinden gelen Gorlular tarafından 1187’de sona erdirildi. Gorlular; Lahor, Delhi ve Bengal’i ele geçirdiler ancak onlar da Gor ordusunda komutan olan Kutbettin Aybek adlı bir Türk kölemen tarafından yıkıldılar. Aybek’in 1206’da kurduğu ve varlığını 1290’a dek sürdüren, Türk-Hint Kölemen Devleti’nden Delhi Sultanlığı sonra 1526’ya dek, hepsi Türk olan ve birbirini deviren beş hanedanlık, Delhi’ye egemen oldu. Kölemen devletini Kılciler 1290-1320, Kılciler’i de Tuğluklar 1320-1388 ve Hindistan1388 de Timur Hindistan’a girdi ve Delhi’yi ele geçirdi. Hindistan’ın tümünü almak için önünde hiçbir engel olmamasına karşın bunu yapmadı ve Mete’nin Çin’de yaptığı gibi, kendiliğinden geri döndü. Timur, “ucu bucağı olmayan” Hindistan’ın; “Türk ırkını bozacağını”, “doğacak çocukların yerli halk gibi gevşek olacağını”, birkaç kuşak sonra “güç ve yiğitliğinin azalacağını” söylüyordu. Bu düşüncesine, anlaşmalara uymayarak Altınordu Devleti’ni ele geçiren Toktamış’ın eylemi eklenince, yalnızca ay kaldığı Hindistan’dan ayrıldı ve Toktamış’ı ele geçirmek için Kafkasya’ya yöneldi. 5 Babür İmparatorluğuTimur’dan sonra Seyitler, arkasından Lodiler, 1527’ye dek Delhi’ye egemen oldular. Timur soyundan gelen Babür’ün 1527’de, Lodilerin son hükümdarı İbrahim’i yenip Delhi’yi ele geçirmesiyle, Hindistan’daki Türk varlığı yeni bir aşamaya, imparatorluk aşamasına arasındaki 526 yıllık ilk dönemde, yedi ayrı hanedanlık tarafından sürdürülen Türk egemenliği, Hint yönetim düzeni ve kültürüne önemli etkiler yaptı. Ancak Babür’ün kurduğu ve 1857’ye dek süren Türk-Hint İmparatorluğu bu etkiyi, çok daha ileri bir aşamaya İmparatorluğu ya da Babür İmparatorluğu adı verilen devleti kuran Babür 1483-1530, yalnızca seçkin bir komutan ve nitelikli bir devlet adamı değil, bunlarla birlikte geniş kültürü olan bir şair ve yetenekli bir devlet geleneğine bağlı ilkelerle, sağlam bir siyasi temel üzerine kurduğu devleti, oğlu Hümayun ve torunu Celalettin Ekber geliştirip güçlendirdi. İmparatorluğun sınırları kısa süre içinde; Afganistan’dan Bengal’e, Himalayalar’dan güneydeki Dekkan’a dek genişledi ve bu sınırlar içinde iyi işleyen güçlü bir merkezi yönetim ve Özgürlüklerİmparatorluk içinde, varlığını çok uzun yıllar sürdürmüş, birbirinden kopuk küçük yönetim birimlerinin, uyumlu bir bütünlüğe kavuşturularak merkezi yönetime bağlanması, Hint siyasi tarihinin en önemli olaylarından biridir. Yenilikçi ve eşitlikçi yönetimiyle ünlenen Ekber döneminde 1556-1605, yalnızca Hindistan’da değil, o dönemdeki hiçbir Avrupa ülkesinde görülemeyecek denli geniş bir inanç özgürlüğü ve devlet işleri birbirinden ayrılmış ve yeni din kurmak dahil, her türlü inanca sınırsız serbesti tanınmıştı. Hangi inançtan olursa olsun bilim adamları, gereksinimleri devletçe karşılanarak Delhi’de toplanıyor; toplum yararını gözeten bir anlayışla yeni yönetsel ve akçalı örgütler kuruluyor; devlet gelirlerinin temelini oluşturan arazi vergisi, Hint toplumunun özelliklerine uygun düşecek yeni bir düzene tutarı, toprağın yalnızca büyüklüğüne değil; değerine, verimine ve yapılan tarımın türüne göre belirleniyordu. Getirilen toprak düzeni, Türk toplumlarının hemen tümünde kullanılmış olan tımar düzeninin, Hindistan’a özgü yeni bir uygulamasıydı. Bu düzenin bir takım bölümleri, Hindistan’da bugün de kullanılmaktadır. 6 Hukuksal alanda kurulan yeni düzen, o güne dek kimsenin değiştirmeye cesaret edemediği birçok konuda, çağını aşan yenilikler içeriyordu. Ceza hukuku değiştirilmiş, kimi yörelerde yaygınca sürdürülen ilkel kurban törenleri, akraba ve küçük yaş evlilikleri yasaklanmış; inanca bağlı cezalar kadroları inancı ne olursa olsun herkese açılmış; göreve gelme ve yükselme, inanca bağlı kayırmalara değil, bilgi ve yeterliliğe bağlanmıştı. Halkın çok değişik unsurlardan oluştuğunun bilinciyle hareket eden hükümdarlar, yönetici olduğu kadar ruhani önder gibi davranmışlar, bağnazlıktan uzak, birleştirici politikalar yürütmüşlerdi. Tac Mahal ve İnci CamisiBilim ve sanata Ekber döneminde gösterilen ilgi ve saygı, sonraki hükümdarlar tarafından da sürdürüldü ve Hindistan’a göz kamaştıran yapıtlar kazandırıldı. Türkler, Hindistan’ı yüzlerce yıl yönetmiş ve Hint kültürüne kalıcı etkiler yapmıştır. Önceki yerleşimleri saymazsak Gaznelilerin gelmesiyle Hindistan’da 857 yıl süren Türk yönetimi yaşanmış ve Hindistan’a göz kamaştıran yapıtlar kazandırılmıştır. 1605-1658 arasındaki Cihangir ve Cihan dönemi; Delhi ve Agra başta olmak üzere birçok taşra kentinde, zerafet ve ihtişamın doruğa ulaştığı yıllar Şah Cihan tarihe, Hindistan’da yaptırdığı görkemli yapılarla geçti. Agra’da Anadolu’dan getirttiği mimar ve ustalara yaptırdığı Tac Mahal ve İnci Camisi benzersiz yapıtlardı. Delhi’de beş yeni kent kuran Türk hükümdarlarından sonra, Yedinci Delhi olarak tanımlanan Şah Cihanabat Bugünkü Eski Delhi onun tarafından kurulmuştu. 7 Uzun süren Türk yönetiminin Hint mimarisine yaptığı kalıcı etki, gerek kullanılan malzeme ve gerekse tasarım olarak; özgün olduğu kadar evrensel, yeni olduğu kadar eskiyi koruyan mükemmel yapıtlar ortaya çıkardı. Anadolu’dan getirilen ve Mimar Sinan’ın öğrencileri olan Mimar Yusuf ve Mimar İsa, Hindistan’ın birçok yerinde camiler, saraylar ve türbeler yapıtlarda, Hint insanının süs ve renklere olan düşkünlüğü, Türk-İslam süslemesinin inceliğiyle birleşerek, abartılı olmayan bir dengeye ve hayranlık verici bir zarafete ulaştı. Süsleme sanatında erişilen yüksek düzeye karşın, yapılarda boyut ve işlevsellik fonksiyon hiçbir zaman süs uğruna gözardı mermer ve kırmızı kumtaşını almaşık alternatif alarak yapılan ünlü Pencap Çinileri ve Keşmir duvar resimleri; Bicupur, Gül Gümbaz, Şir Şah ve Delhi Hümayun türbeleri; Kuvvetü’l İslam ve Mescid-i Cuma camileri; Agra ve Delhi kaleleri, Türk-Hint mimarisinin eşsiz örnekleridir. 8 Hint Dilini Geliştirenlerİmparatorluk döneminin, Hint dilinin gelişimine de, dolaylı ya da dolaysız önemli katkıları oldu. Yerel yönetim birimlerinin tek merkezden yönetilen İmparatorluk içinde birleştirilmesi, ortak bir dil kullanımının koşullarını yarattı ve büyük Hint dili Hindustani Hindu hızla gelişip ve kültürün gelişmesi, başlayarak önce sözlü, daha sonra yazılı büyük bir yazın edebiyat akımının doğmasına yol açtı. Bu akım, bir yandan ortak dili geliştirirken öte yandan, bölgesel dilleri yazın dili durumuna getirdi. Bengali, Maithili, Avadhi ve Braj böyle dillerdi. Ortak Hindu dili en parlak dönemini yaşadı. 9 İngiliz Sömürgeciliği ve KışkırtmalarTürk-Hint İmparatorluğu; sonra gerilemeye başladı. Gerilemeyle İngilizlerin Hindistan’da yayılması, birbirine bağlı ikili süreç olarak yüzyıl sürdü. İmparatorluk çözüldükçe İngiliz yayılması gelişti, yayılma geliştikçe İmparatorluk çözüldü. Sonunda İngilizler 1803 yılında Delhi’yi yılında, kışkırtmayla ortaya çıkan sipahi ayaklanmasını araneden bahane eden İngiliz sömürge yönetimi, son hükümdar Bahadır Şah’ı Birmanya’ya sürdü ve zaten çözülmüş olan Türk-Hint İmparatorluğu’na resmen son verdi. Devletsiz duruma düşen Hint halkı, tarihinin en güç dönemine girdi ve 1947’ye dek, hemen hiçbir kazanımı olmayan, yeraltı-yerüstü tüm varsıllığının yağmalandığı, edilgen bir sömürge halkı olarak EtkiSekiz yüzyıl süren son Türk yönetiminin Hint kültürüne yaptığı etki; yönetim biçimi, mimarlık, güzel sanatlar ya da dil konularıyla sınırlı kalmadı. Bu uzun sürecin kalıcı ve herhalde en önemli sonucu İslam dininin yayılması ve İslami yaşam biçiminin, geniş kitlelerce kabul edilmesiydi. Türk varlığı, zaman içinde erimiş, ancak aynı zamanda kültürel yapıyı önemli oranda eritmişti; kültürel etkiler dışında İslamiyet’in kalıcı varlığı, eritme eyleminin en açık düzenine dayanarak kimliğini korumayı her dönemde başarmış olan Hint toplumunda, yeni bir dinin yayılmasını, üstelik güce başvurmadan başarmak çok güç bir iştir. Bunu başarmak, düşünsel ve inançsal gelişkinlik ve azınlıkta olmanın sorunlarını aşacak düzeyde bir uygarlık birikimini gerekli kılar. Bugün, Bangladeş ve Pakistan’ı da katarsak Hindistan büyük yarımadasında yaşayan bir milyar insanın yaklaşık 300 milyonu Müslümandır. Bu durum, erirken eritmeye gösterilebilecek iyi bir örnektir. 1 “Türk Tarihinin Ana Hatları” Kaynak Yay., 1996, 2 “Büyük Larousse” Gelişim Yay., 3 ve “Türk Tarihinin Ana Hatları” Kaynak Yay., 1996, 4 Ana Britannica, Ana yayıncılık 5 “Türk Tarihinin Ana Hatları” Kaynak Yay., 1996, 6 “Tarih II, Kemalist Eğitimin Tarih Dersleri” Kaynak Yay., ve “Büyük Larousse” Gelişim Yay., 9 Cilt, 7 ve 5290 8 ve An Britannica, 9 Büyük Larousse, Gelişim Yay., AYDOĞAN, 30 Eylül 2014 Tanıdıkça şaşırmadan duramadığımız bitkisel yağlarda bugünkü konuğumuz tarçın yağı. Tarçının faydalarını biliyor, sadece kokusunda bile mucizeler olan tarçının aromasını çok seviyorduk ama yağını tanıyınca daha da çok sevdik, açık konuşalım. Tam da bu yüzden siz de ev yapımı tarçın yağı tarifinden tutun tarçın yağının kullanımına ve hatta faydalarına kadar her şeyi öğrenin, bir zararı, bir yan etkisi var mıdır bilin istedik. Onu tüm yönleriyle tanıdıktan sonra kullanıp kullanmamak elbette size kalmış. Ama bizce onu tanıyınca çok sevecek, onu hemen her yerde kullanmak isteyeceksiniz, eminiz. O zaman sözü fazla uzatmadan tarçın yağına bırakıyor, kullanım alanlarından faydalarına, her şeyiyle şaşırtan tarçın yağını yakından tanıyoruz. Buyursunlar... Evde yapılır mı dersiniz Ev yapımı tarçın yağı tarifi Malzemeler 6-8 adet çubuk tarçın artırılabilir Zeytinyağı Elbette olabildiğince doğal olanı Nasıl yapılır? Temiz ve kuru bir kavanoz alın. İçine en az 6-8 adet çubuk tarçın koyun. Kavanozun büyüklüğüne göre çubuk tarçınların miktarını artırabilirsiniz, ne kadar çok koyarsanız o kadar iyi olacaktır Çubuk tarçınları kavanoza yerleştirdikten sonra üzerine kavanozun ağzına kadar zeytinyağ ekleyin ve kavanozun kapağını hava almayacak şekilde kapatın. Kavanozu bu şekilde en az 3 hafta oda sıcaklığında bekletin ve kavanozu her gün en az 2 kez güzelce çalkalayın. 3 hafta sonra ev yapımı tarçın yağınızı kullanmaya başlayabilirsiniz. Eğer tarçın yağının faydalarından yararlanmak istiyor ama evde tarçın yağı yapmak istemiyorsanız aktarlardan kolayca temin edebileceğiniz hazır tarçın yağlarını da kullanabilirsiniz. Öğrenince şaşırmamak elde değil Tarçın yağının faydaları Tarçının en bilinen ve en sevilen özelliği, tarçın yağında da kendini gösteriyor ve bu yağ, kan şekerinin dengelenmesinde büyük önem taşıyor. Tarçın yağı güçlü antibakteriyel özelliği sayesinde vücudu mikroplardan koruyor, kanı temizleme özelliği gösteriyor. Tarçın yağının kanın temizlenmesini sağlaması, kan dolaşımının hızlanmasına yardımcı oluyor, bu sayede de kalp ve damar rahatsızlıklarına yakalanma ihtimalini azaltıyor. Tarçın yağı da tıpkı tarçının kendisi gibi sadece kokusuyla bile vücuda iyi geliyor, beynin düzenli işlemesini sağlayarak konsantrasyonu artırıyor ve hafızayı güçlendiriyor. Tarçın yağı sinir sistemi üzerinde de oldukça önemli etkiler göstererek sinirleri yatıştırıyor, sinir kaynaklı uykusuzluk ve depresyon gibi sorunların çözümüne destek oluyor. Antienflamatuar özelliği sayesinde ağrılı bölgelerdeki ağrıların da azalmasını sağlıyor, özellikle kas ve eklem ve mide ağrılarına iyi geldiği biliniyor. Fazla yemek yendiğinde ortaya çıkan hazımsızlık sorununu çözüyor, mideyi rahatlatıyor. Tarçın yağı kendine has aroması sayesinde ağız kokusunu da engelliyor, düzenli kullanıldığında ağız kokusuna köklü bir çözüm olabiliyor. Hem antibakteriyel hem de antienflamatuar özellikleri sayesinde tarçın yağı bağırsakların da sağlıkla çalışmaya devam etmesini sağlıyor, bağırsakların temizlenmesine destek oluyor. Özellikle yaz aylarında baş belası olabilen sinek/böcek ısırıklarında ısırılan bölgedeki kaşıntıyı gideriyor. Tarçın yağı, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi konusunda da bol bol yardımcı oluyor. Tıpkı nane yağı gibi tarçın yağı da dudaklara harici olarak uygulandığında 2 saate kadar dudakların dolgun gözükmesini sağlıyor. Tarçın yağının cinsel gücü artırıcı etki gösterdiği, kadınlarda oluşan akıntı sorununun çözümünde de etkili rol oynadığı biliniyor. Sadece bal tarçın maskesi yapmakla olmaz Tarçın yağının kullanımı Tarçın yağının faydalarını öğrendik ama asıl mesele bu faydalarından yararlanmak için onu nasıl kullanabileceğiniz aslında. Belki de bugüne dek sadece cildinizi temizlemek için kullandığınız o bal-tarçın maskeleriyle yetiniyordunuz ama bugünden itibaren tarçın yağını tarçının kendisinden bile daha çok kullanabilirsiniz, baştan söylüyoruz. Ağrı, kaşıntı gibi nedenlerden dolayı tarçın yağından faydalanmak istiyorsanız ağrılı bölgeye ev yapımı tarçın yağından birkaç damla damlatın ve masaj yaparak cildinize uygulayın. Eğer hazır tarçın yağlarından kullanacaksanız tarçın yağını mutlaka ama mutlaka birkaç damla zeytinyağı ile karıştırarak kullanın. Böylece yağın cildinizi tahriş etmesinin önüne geçmiş olursunuz. Eğer dudaklarınızı dolgunlaştırmak amacıyla kullanacaksanız da aynı şekilde 3-4 damla tarçın yağını 1 damla zeytinyağıyla karıştırın ve dudaklarınıza dairesel hareketlerle uygulayın. Tarçın yağını ağız yoluyla tüketecekseniz bir su bardağı suyun içine 8-10 damla tarçın yağı damlatarak tüketebilirsiniz. Ancak ciddi bir rahatsızlığınız varsa ya da hamileyseniz bu uygulamayı yapmayın, doktorunuza konuyla ilgili danışın. Son olarak, tarçının kokusundan faydalanmak istiyorsanız bir sprey şişenin içine su doldurun. Suya 15-20 damlaya kadar tarçın yağı damlatın ve bulunduğunuz odaya tıpkı oda parfümü kullanır gibi sıkın. İşte bu kadar. Bir yan etkisi olmasın sakın Tarçın yağının zararı var mı? artnaturals Tarçın yağının bilinen ciddi bir yan etkisi ya da zararı yok. Ancak her şeyde olduğu gibi onu kullanırken de ölçülü olmak önemli. Aksi takdirde yukarıda saydığımız faydaları bir anda zarar dönüşebilir ve hiç beklediğiniz sonuçlar almanıza neden olabilir. Örneğin tarçının kan şekerini dengeleme özelliği fazla etki etmeye başladığında düşük kan şekeri problemine yol açabilir ya da harici olarak cilde uygulandığında ciltte alerjik reaksiyonlar görülmesine neden olabilir. Sözün kısası, tarçın yağını ölçülü ve kontrollü bir şekilde kullandığınızda herhangi bir zarar görmezsiniz. Ancak elbette ciddi ve kronik bir rahatsızlığınız varsa, hamileyseniz ya da birçok maddeye alerjik reaksiyonlar gösteriyorsanız tarçın yağını kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışın, onun önerileri doğrultusunda hareket edin ve sağlığınızı riske atmayın.

hint hindi oda içine girdi