Arafsuresi 10. ayeti ve Sad suresi 54. ayeti cuma günleri sıklıkla okunmaktadır. Hem Ramazan ayının son cuma günü bu önemli dualar ihya edilecek. Araf suresi 10. ayeti nedir ve neden okunur? İşte Araf Suresi 10. ayeti ve Sad suresi 54.
ArafSuresi. Elif. Lâm. Mîm. Sâd. 1 (Bu), kendisiyle insanları uyarman, inananlara öğüt vermen için sana indirilen bir kitaptır. Artık bu hususta kalbinde bir şüphe olmasın. 2 Rabbinizden size indirilene (Kur´an´a) uyun. O´nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
Diyanetİşleri Başkanlığı: Sonra onların ardından Mûsâ’yı, apaçık mucizelerimizle Firavun’a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber olarak gönderdik de onları (mucizeleri) inkâr ettiler. Bak, bozguncuların sonu nasıl oldu. Diyanet Vakfı: Sonra onların ardından Musa´yı mucizelerimizle Firavun ve kavmine gönderdik de o mucizeleri inkâr ettiler; ama, bak ki
KuranMeali; Tecvid Dersleri; Hadis. Arapça Türkçe Hadisler; Sahihi Buhari Buhari Hadisleri; Sahihi Müslim Hadisleri; Riyazus Salihin Arapça Türkçe Hadisler; Hadis Arapça Türkçe; Muvatta İmam Malik Hadisleri; Rezin Hadisleri Arapça Türkçe; Hadis Usulü; Kitap Oku. Peygamberler Tarihi İ.Yiğit; Hz. Peygamberin Hayatı Mevdudi
ArafSuresi - Diyanet Vakfı Meali Kuranı Kerim Türkçe tercümesi. Araf Suresi - Diyanet Vakfı Meali Kuranı Kerim Türkçe tercümesi 155. Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: «Ey Rabbim! Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin
Arâf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 206 âyettir. İbretli “Ashâb-ı sebt” kıssasını anlatan 163-170. âyetlerin Medine’de indiğine dair rivayetler vardır. Mushaf tertibine göre 7, iniş sırasına göre
Nwktacp. ❬ Önceki Sonraki ❭ وَٱخْتَارَ مُوسَىٰ قَوْمَهُۥ سَبْعِينَ رَجُلًا لِّمِيقَٰتِنَا ۖ فَلَمَّآ أَخَذَتْهُمُ ٱلرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُم مِّن قَبْلُ وَإِيَّٰىَ ۖ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ ٱلسُّفَهَآءُ مِنَّآ ۖ إِنْ هِىَ إِلَّا فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَآءُ وَتَهْدِى مَن تَشَآءُ ۖ أَنتَ وَلِيُّنَا فَٱغْفِرْ لَنَا وَٱرْحَمْنَا ۖ وَأَنتَ خَيْرُ ٱلْغَٰفِرِينَ Ali Fikri Yavuz Mûsa, buzağıya tapan arkadaşlarından ötürü özür dilemek üzere tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli sarsıntı zelzele yakalayınca, Mûsa dedi ki! “- Ey Rabbim! Eğer dileseydin, bunları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki akılsızların yaptığı günahlar yüzünden bizi helâk mi edeceksin? Onların bu cahillikleri, ancak senin imtihan ve ihtiyarındır. Sen bu imtihanınla dilediğini sapıklığa bırakır, dilediğine hidayet verirsin; sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.
A'râf Sûresi7 155. Ayet Meal Ayet Arapça وَاخْتَارَ مُوسٰى قَوْمَهُ سَبْع۪ينَ رَجُلًا لِم۪يقَاتِنَاۚ فَلَمَّٓا اَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ اَهْلَكْتَهُمْ مِنْ قَبْلُ وَاِيَّايَۜ اَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَٓاءُ مِنَّاۚ اِنْ هِيَ اِلَّا فِتْنَتُكَۜ تُضِلُّ بِهَا مَنْ تَشَٓاءُ وَتَهْد۪ي مَنْ تَشَٓاءُۜ اَنْتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَاَنْتَ خَيْرُ الْغَافِر۪ينَ Türkçe Okunuşu * Vaḣtâra mûsâ kavmehu seb’îne raculen limîkâtinâs felemmâ eḣażet-humu-rracfetu kâle rabbi lev şi/te ehlektehum min kablu ve-iyyâyes etuhlikunâ bimâ fe’ale-ssufehâu minnâs in hiye illâ fitnetuke tudillu bihâ men teşâu vetehdî men teşâ/us ente veliyyunâ faġfir lenâ verhamnâs veente ḣayru-lġâfirîne 1. Ömer Çelik Meali Mûsâ halkı arasından temsilci olarak yetmiş kişi seçip, tâyin buyurduğumuz vakitte dağa geldi. Ama oraya gelince bunlar Allah’ı görmek istediler; Allah’ı görmedikçe inanmayacaklarını söylediler. Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı yakalayıverdi. Mûsâ şöyle yalvarmaya başladı “Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizdeki bir takım beyinsizlerin yaptıkları yüzünden mi hepimizi helâk edeceksin? Bu iş, ancak senin bir imtihanındır ki, onunla dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola erdirirsin. Sen bizim dostumuz ve yardımcımızssın. Bizi bağışla ve bize merhamet et. Çünkü sen, bağışlayanların en hayırlısısın!” 2. Diyanet Vakfı Meali Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği günah yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin! 3. Diyanet İşleri Eski Meali Musa, tayin ettiğimiz müddette milletinden yetmiş kişi seçti; onları sarsıntı tutunca dedi ki "Rabbim! Dileseydin daha önce beni ve onları yok ederdin, aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi yok eder misin? Bu, Senin imtihanından başka birşey değildir, bununla dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletirsin; bizim dostumuz Sensin; bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin." 4. Diyanet İşleri Yeni Meali Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam seçti. Onları sarsıntı yakalayınca bayıldılar. Mûsâ, “Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce helâk ederdin. Şimdi içimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helâk mı edeceksin? Bu, sırf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen, bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen, bağışlayanların en hayırlısısın” dedi. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Bir de Musa, mîkatımız için tayin ettiğimiz vakitte tevbe için kavminden yetmiş erkek seçti. Ne zaman ki, bunları o sarsıntı yakaladı, işte o zaman Musa "Rabbim! dedi, dileseydin bunları da, beni de daha önce helâk ederdin. Şimdi bizi, içimizdekio beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helâk mi edeceksin? O iş de senin imtihanından başka bir şey değildi. Sen bu imtihanla dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirirsin. Bizim velimiz sensin. Artık bizi bağışla, merhamet et, sen bağışlayanların en hayırlısısın." 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Bir de Musâ kavminden mikatımız için yetmiş er seçmişti, vaktâ ki bunları o sarsıntı yakaladı, rabbım, dedi dilese idin bunları ve beni daha evvel helâk ederdin, şimdi bizi içimizden o süfehanın ettikleriyle helâk mi edeceksin? O sırf senin fitnen, sen bununla dilediğini dalâlete bırakır, dilediğine hidayet kılarsın, sen bizim velimizsin, artık bize mağfiret buyur, merhamet buyur, sen ki hayrülgafirînsin 7. Hasan Basri Çantay Meali Musa, ta'yin etdiğimiz vakıtda tevbe için beraberinde götürmek üzere kavminden yetmiş adam ayırdı. Vaktaki onları müdhiş bir sarsıntı tuttu, dedi ki Yâ Rab, eğer dileseydin onları da, beni de daha evvel helak ederdin, içimizden bir takım beyinsizlerin işlediği günâh yüzünden hepimizi helak mı edeceksin? Zâten o da Senin imtihaanından başka bir şey değildi. Sen onunla kimi dilersen sapıklığa götürür, yine onunla kimi dilersen bunu da doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. O halde bizi yarlığa, bizi esirge. Sen yarlığayıcıların en hayırlısısın». 8. Hayrat Neşriyat Meali Ve Mûsâ, ta'yîn ettiğimiz vakitte ta'yîn ettiğimiz yere gelip mağfiret dilemeleriiçin kavminden buzağıya tapmayan yetmiş adam seçti. Onları da o şiddetli sarsıntı yakalayınca Mûsâ dedi ki “Rabbim! Eğer dileseydin buzağıya tapanlara engel olmadıkları ve onları terk etmedikleri için onları da ve dileseydin beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden bazı beyinsizlerin yaptığı şeyler yüzünden bizi helâk mı edeceksin? Helâk etme yâ Rabbî! Bu, senin imtihânından başka bir şey değildir. Onunla kimi dilersenküfürlerindeki ısrarları sebebiyle dalâlete atar, kimi de dilersen hikmetine binâen kendi lütfundan hidâyete erdirirsin. Sen bizim velîmizsin; artık bize mağfiret eyle; ve bize merhamet buyur; çünki sen bağışlayanların en hayırlısısın!” 9. Ali Fikri Yavuz Meali Mûsa, buzağıya tapan arkadaşlarından ötürü özür dilemek üzere tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli sarsıntı zelzele yakalayınca, Mûsa dedi ki! “- Ey Rabbim! Eğer dileseydin, bunları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki akılsızların yaptığı günahlar yüzünden bizi helâk mi edeceksin? Onların bu cahillikleri, ancak senin imtihan ve ihtiyarındır. Sen bu imtihanınla dilediğini sapıklığa bırakır, dilediğine hidayet verirsin; sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve Mûsa, kavminden yetmiş erkeği tayin ettiğimiz vakit için seçmişti. Vaktâ ki, onları saika yakaladı, dedi ki Yarabbi! Eğer dilese idin onları ve beni daha evvel helâk ederdin. Bizden birtakım sefihlerin yaptıkları şey sebebiyle bizi helâk eder misin? Bu ancak Senin bir imtihanındır, bununla dilediğini saptırırsın ve Sen dilediğini hidâyete kavuşturursun. Sen bizim velîmizsin, artık bize mağfiret buyur ve bize rahmet et ve Sen mağfiret edenlerin en hayırlısısın.» 11. Ümit Şimşek Meali Musa kavminden yetmiş adam seçerek belirlediğimiz yere getirdi. Onları şiddetli bir sarsıntı tuttuğunda, Musa dedi ki “Yâ Rabbi, eğer dileseydin onları da, beni de daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk eder misin? Bu senin bir sınamandır; Sen dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Bizim dostumuz ve yardımcımız da Sensin. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın. 12. Yusuf Ali English Meali And Moses chose seventy of his people for Our place of meeting when they were seized with violent quaking, he prayed "O my Lord! if it had been Thy will Thou couldst have destroyed, long before, both them and me wouldst Thou destroy us for the deeds of the foolish ones among us? This is no more than Thy trial by it Thou causest whom Thou wilt to stray, and Thou leadest whom Thou wilt into the right path. Thou art our Protector so forgive us and give us Thy mercy; for Thou art the best of those who forgive. Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. A'râf Sûresi 155. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.
❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio ثُمَّ بَعَثْنَا مِنۢ بَعْدِهِم مُّوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَإِي۟هِۦ فَظَلَمُوا۟ بِهَا ۖ فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُفْسِدِينَ Summe beasnâ min ba’dihim mûsâ bi âyâtinâ ilâ fir’avne ve melâihi fe zalemû bihâ, fanzur keyfe kâne âkıbetul mufsidînmufsidîne. Sonra onların ardından Mûsâ’yı, apaçık mucizelerimizle Firavun’a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber olarak gönderdik de onları mucizeleri inkâr ettiler. Bak, bozguncuların sonu nasıl oldu. Türkçesi Kökü Arapçası sonra ثُمَّ gönderdik ب ع ث بَعَثْنَا مِنْ ardlarından ب ع د بَعْدِهِمْ Musa’yı مُوسَىٰ ayetlerimizle ا ي ي بِايَاتِنَا إِلَىٰ Fir’avn’a فِرْعَوْنَ ve onun ileri gelenlerine م ل ا وَمَلَئِهِ haksızlık ettiler ظ ل م فَظَلَمُوا ayetlerimize بِهَا fakat bak ن ظ ر فَانْظُرْ nasıl ك ي ف كَيْفَ oldu ك و ن كَانَ sonu ع ق ب عَاقِبَةُ bozguncuların ف س د الْمُفْسِدِينَ Diyanet İşleri Başkanlığı Sonra onların ardından Mûsâ’yı, apaçık mucizelerimizle Firavun’a ve onun ileri gelen adamlarına peygamber olarak gönderdik de onları mucizeleri inkâr ettiler. Bak, bozguncuların sonu nasıl oldu. Diyanet Vakfı Sonra onların ardından Musa´yı mucizelerimizle Firavun ve kavmine gönderdik de o mucizeleri inkâr ettiler; ama, bak ki, fesatçıların sonu ne oldu! Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Sonra onların arkasından Musa´yı ayetlerimizle, Firavun ve topluluğuna gönderdik. Tuttular o ayetlere karşı çıkarak zulmettiler. Artık bir bak o bozguncuların sonu ne oldu? Elmalılı Hamdi Yazır Sonra onların arkasından Musa´yı mucizelerimizle Firavun´a ve topluluğuna gönderdik. Tuttular o mucizeleri inkâr ettiler. Ettiler de bak, o bozguncuların âkıbetleri nasıl oldu! Ali Fikri Yavuz Sonra onların arkasından mûcizelerimizle Mûsa’yı Firavun’a ve topluluğuna gönderdik. Sonra o mûcizeleri inkâr edip kendilerine zulmettiler. Bak ki, o fesad çıkaranların âkıbeti nasıl oldu? Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Sonra onların arkasından âyetlerimizle Musâyı Fir´avne ve cem´iyyetine gönderdik, tuttular, o âyetlere zulm ettiler, ettiler de bak o müfsidlerin akıbeti nasıl oldu? Fizilal-il Kuran Sonra bu peygamberlerin arkasından Musa´yı ayetlerimiz ile Firavun´a ve yakın adamlarına gönderdik, fakat onlar ayetlerimize karşı zalimce bir tutum takındılar. Gör bakalım, bozguncuların sonu nice oldu? Hasan Basri Çantay Sonra onların o peygamberlerin ardından Musâyi âyetlerimizle Fir´avne ve onun cem´iyyetine peygamber olarak gönderdik de o âyetlere zulm etdiler. Bak ki fesâdcıların sonu nice oldu! İbni Kesir Sonra onların ardından Musa´yı ayetlerimizle Firavun´a ve erkanına gönderdik. Onlar buna karşı haksızlık ettiler. Bir bak ki; fesadçıların sonu nice oldu? Ömer Nasuhi Bilmen Sonra onları müteakip, Mûsa´yı âyetlerimizle Fir´avun´a ve onun kavminin büyüklerine peygamber gönderdik. O âyetlere zulmettiler. Artık bak ki, o müfsidlerin akibeti nasıl oldu? Tefhim-ul Kuran Sonra bunların peygamberlerin ardından Musa´yı ayetlerimizle Firavun´a ve önde gelen çevresine gönderdik. Onlar ona ayetlerimize haksızlık ettiler. İşte bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.
❬ Önceki Sonraki ❭ ثُمَّ بَعَثْنَا مِنۢ بَعْدِهِم مُّوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَإِي۟هِۦ فَظَلَمُوا۟ بِهَا ۖ فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُفْسِدِينَ
A'râf Suresi 103. ayeti ne anlatıyor? A'râf Suresi 103. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...A'râf Suresi 103. Ayetinin Arapçasıثُمَّ بَعَثْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ مُوسٰى بِاٰيَاتِنَٓا اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِه۪ فَظَلَمُوا بِهَاۚ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِد۪ينَ A'râf Suresi 103. Ayetinin Meali AnlamıSonra adı geçen peygamberlerin ardından Mûsâ’yı mûcizelerimizle Firavun’a ve onun önde gelen yöneticilerine gönderdik; fakat onlar da diğerleri gibi, emrimizi tutmayıp âyetlerimize karşı zâlimce bir tutum sergilediler. Bir defa daha gör ki, o bozguncuların sonları nasıl oldu!A'râf Suresi 103. Ayetinin TefsiriAllah Teâlâ Hz. Mûsâ’yı bir kısım mûcizelerle Firavun ve kavmine peygamber olarak göndermiştir. Onun risâleti gönderildiği kavmin tümüne şâmil iken bk. Neml 27/12 burada özellikle “Firavun ve onun önde gelen yöneticilerine gönderdik” Arâf 7/103 buyurulması, bunların işleri sevk ve idarede asıl, geri kalanların ise her konuda onlara tabi olması sebebiyledir. اَلْمَلَأ mele’ daha önce de geçtiği üzere “bir fikir ve bir karar üzere bir araya gelip şekil ve görünüş itibariyle gözleri, kıymet ve ehemmiyet itibariyle gönülleri dolduran, aklı eren, sözü dinlenen heyet; bir toplumun önde gelenleri” demektir. Onlar ne derse, halk onu kabul eder ve peşinden giderler.“Firavun”, bir şahsın özel ismi değil, Amâlika kabilesinden Mısır ülkesinin başına geçen hükümdarlara verilen lakaptır. Nitekim o zamanlar İran hükümdarlarına “Kisrâ”, Rum meliklerine “Kayser”, Habeşistan krallarına da “Necâşî” Mûsâ’nın gösterdiği dokuz mühim mûcize vardır. bk. İsrâ 17/101; Neml 27/12 Bunlar; asâ, beyaz el, kıtlık yılları, ürünlerin azaltılması, tufan, çekirge, haşerât, kurbağalar ve kandır. Burada asa ve el mûcizelerinden söz edilmektedir. Diğerleri yeri geldikçe açıklanacaktır. Firavun ve önde gelen adamları, Hz. Mûsâ’nın gösterdiği mûcizeleri kabul etmediler, onları inkâr ederek en büyük zulmü işlemiş oldular. Böylece hak yoldan âyet bir girizgâh, bundan sonraki âyetler ise bunun tafsilatı olup, o fâsıkların başlarına neler geldiğini açıklamaktadırA'râf Suresi tefsiri için tıklayınız...Kaynak Ömer Çelik TefsiriA'râf Suresi 103. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız... İslam ve İhsan
araf suresi 103 155 ayet meali