Kiracılar, evi teslim ederken buna dikkat edin! Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi, kiracıların boşalttıkları dairelerin anahtarlarını teslim ederken, mutlaka tutanak düzenlemeleri gerektiğine hükmetti. İstinaf Mahkemesi, milyonlarca kiracıyı yakından ilgilendiren bir karara imza attı. Merhaba, bana yardımcı olabilirseniz çok sevinirim. Eşim ile 6 yıldır evliyiz, çocuğumuz yok. Eşim bir süredir çalışmıyor, ben çalışıyorum ve evi geçindirecek kadar para kazanıyorum. Benim ailem de destek oluyorlar. Eşimin 2 tane ablası var. Nişanlandığımızdan beri bana sürekli laf sokmalar Toplamblog : 919 Toplam yorum: 551 Toplam mesaj: 6 Ort. okunma sayısı: 4140 Kayıt tarihi: 20.11.10 Eşimevi terketti? Gizli Üye. merhaba arkadaşlar. 6 aylık evliyim. eşim bir haftadır benim ondan soğuduğumu, onu artık sevmediğimi, onu bitirdiğimi söylüyor. bugün de artık herşey bitti benden bişey bekleme o eve de gelmem artık dedi. ne yapmam gerekli yardım edin. Takip Et. Esimne yapiyor anlayan var mi? 1 aylik evliyken evi terk etti. Evli oldugumuz surede defalarca babaevine gitti. Bosanma davasi acacam kararim baki diyor ama dava da acmiyor. Evdeki esyalarini alcakti al dedim aon dakika almaktan vazgecti. 1 aydir da konusmuyor. Hemen bosanma davasi acasim var ama nafaka olaylarindan ilk onun acmasini bekliyorum. Tatlıbir peri olan Betüş, iki çocuklu ve dul olan Sadık ile evlenecektir. İkisi de birbirlerini çok sevmektedir. Ancak Betüş’ün annesi Dudu bu evliliğe şidd hOat. 1401 Son Güncelleme 1404 SIM kartların artık tarih olacağını ve yerine eSim teknolojisine geçileceğini daha önceden de söylemiştik. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, TEKNO B2B etkinliğinde eSim'i müjdelemişti. Bakan Yardımcısı Sayan, eSim teknolojisinin ülkemizde kullanımı için ilk fiziki adımların atıldığını belirtmişti. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, eSim'e geçiş kurallarını belirledi ve çıkış tarihini resmen müjdeledi. Uzaktan Programlanabilir SIM Teknolojileri eSIM başlıklı resmi karar ise şöyle; 1- Ülkemizde kullanılmak üzere imal edilen veya yolcu beraberinde getirilen ya da ithalat yolu ile piyasaya arz edilen cihazlardaki Uzaktan Programlanabilir SIM eUICC, eSIM/embedded SIM vb. teknolojilerinin ülkemiz sınırları içerisinde kullanılması durumunda, bu kapsamdaki modüllerin sadece ülkemizdeki mobil işletmeciler tarafından kontrol edilebilecek şekilde programlanabilir olması ve sadece ülkemizdeki mobil işletmeci profillerinin yüklenebilmesi, yabancı şirketlere ait SIM profillerinin ise ancak yurtdışı çıkışlarında gümrük hattı dışında yüklenebilmesine imkan sağlanması, 2. Uzaktan Programlanabilir SIM teknolojilerine yönelik olarak; eSIM abonelik yönetimi GSMA-SM – GSMA Subscription Manager süreci ile ilgili olan profil verisi hazırlama ve güvenli yönlendirme sunucuları SM-DP Subscription Manager Data Preparation, SM-SR Subscription Manager Secure Routing, SM-DP+, SM-DS Subscription Manager Discovery Server, Veri Merkezi ve süreç içerisinde GSMA tarafından belirlenebilecek benzeri fonksiyonlara sahip sistem bileşenleri ve yazılımlar SM-DP, SM-SR, SM-DP+, SM-DS, Veri Merkezi ve süreç içerisinde GSMA tarafından belirlenebilecek benzeri fonksiyonlara sahip sistem bileşenleri üzerinde çalışan yazılımlar, platformlar, LPA Local Profile Assistant de dahil abonelik profili yönetimine ilişkin mobil uygulamalar ile GSMA standartlarında eSIM platformu ile ilgili öngörülen diğer ekipman ve yazılımlar da dahil tüm yapı, sistem ve depolama birimlerinin, ülkemizde yetkilendirilen işletmeci tarafından veya tüm sorumluluk işletmeciye ait olmak üzere işletmecilerin belirleyeceği üçüncü kişiler tarafından ülkemiz sınırları içerisinde tesis edilmesi, birlikte çalışabilirliğinin temin edilmesi, kontrolünün sağlanması, tüm verinin ülkemiz sınırları içerisinde tutulması, tüm bu sistemlerin GSMA standartlarına uygun olarak kurulması ve ilgili dokümantasyon ve süreçlerin tamamlanarak sistemlerin tarihine kadar Kurumca belirlenecek yerde kurulması, 3. İşletmeciler tarafından kurulacak, kullanılacak ve GSMA standardında belirtilen sertifikasyona tabi sistem bileşenleri için tarihine kadar yerli malı belgesi alınması, 4. Kurum tarafından aksi belirlenmedikçe; fiziksel SIM’ler marifetiyle sunulan hizmetler için ilgili mevzuata uyum yükümlülüğünün Uzaktan Programlanabilir SIM teknolojileri üzerinden sunulan hizmetler için de geçerli olması, 5. Ülkemizde kullanılmak üzere imal edilen veya yolcu beraberinde getirilen ya da ithalat yolu ile piyasaya arz edilen cihazların uluslararası dolaşım marifeti ile veri hizmeti almasının IMEI kayıt süresi olan 120 gün ile sınırlandırılması hususlarına karar verilmiştir. Böylelikle eSim teknolojisinin 2020 yılında altyapılarının tamamlanacağı ortaya çıktı. Bir aksilik olmadığı sürece 2020'de eSim teknolojisine geçilmiş olacak. Milliyet eSIM nedir? eSIM'lerle artık yeni bir telefon numarası kullanmak için plastik SIM kartı değiştirmenize gerek olmayacak. eSIM tek bir telefonda iki hat kullanmaya olanak sağlıyor. Yani örneğin, bir hattı iş için kullanırken, diğerini özel yaşantınız için kullanabilirsiniz. Ancak aynı anda sadece birini kullanabileceksiniz. Avantajlarına gelecek olursak... Daha güvenilir eSIM'leriniz, telefonunuzun içine gömülü olduğundan asla kaybolmaz ve hasara uğramaz. Bu yüzden SIM kart değiştirmek için operatörlere ücret ödemezsiniz. Uzaktan yetkilendirilebilir Google'ın Project Fi teknolojisi gibi, eSIM'leri destekleyen ağlar arasında kolayca geçiş yapılabilir. Yani operatör değiştirdiğinizde SIM kart değiştirmeniz gerekmez. Daha az giriş noktası Akıllı telefon üreticileri SIM kart yuvalarını yıllar boyunca küçültse de, eSIM sayesinde artık SIM kart yuvası tarihe karışıyor. Bu durum kullanıcılara da fayda sağlıyor çünkü suya ve toza dayanıklılık problemlerinde endişelenecek daha az giriş olacak. SIM iğnesine ihtiyaç yok SIM kartlar okadar küçüldü ki artık akıllı telefon üreticileri telefon kutularına SIM kart çıkartmak için küçük iğne yerleştiriyorlar. Artık eSIM'ler sayesinde iğne taşıma derdiniz de olmayacak. Peki ya dezavantajları? Telefon değiştirme zorluğu Yeni bir telefon alırken veya değiştirirken, kolaylıkla SIM kartı çıkarıp yeni telefona takabiliyoruz. Fakat telefonun içine gömülü bir halde olan eSIM'ler, telefon değiştirmede kullanıcıları biraz zorlayabilir. Hücresel ağ bağlantısının kesilmemesi eSIM'ler istenildiği gibi çıkarılıp takılamayacağından sürekli bir hücresel ağa bağlı kalacaksınız. Bu durum telefonları daha fazla izlenilebilir hale getiriyor. Bu normal kullanıcılar için pek sorun teşkil etmese de hükümetler veya istihbarat tarafından takip edilmek istemeyen kullanıcılar için fazlasıyla bir sorun haline gelebilir. eSim teknoloji kart Konu Eşim evi terk etti Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü AMP Your browser doesn't support video. Please download the file video/mp4 Eşim evi terk etti Hukuki NET Güncel Haber 05-04-2014 092736 Nedir? Cevap lütfen yardım Somut olay anlatınıza göre profesyonel hukuksal destek almanız sizin açınızdan çok elzem. Gün geçirmeyin ve bir avukat desteği alın. Eşinizin evi terk etmesi lehinize ve bazı tedbirler alma imkanınız var. Esenlik dilerim. Cevap lütfen yardım cvıbınız ıcın tesekkur ederım ismail bey hukuksal anlamda bır avukkattan destek alacagım tabıkı ama dedıgım gıbı esım savcılıktan sıddet magduru dıye bır rapor almıs aramızda kesınlıkle oyle bır durum olmadı zaten fıziken bu ımkansız bugun de bır arkadasla haber gondermıs buyuk olan cocogu alacagım bende kalacak demıs ben cocuklarımı vermek ıstemıyorum ve aynı arkadasla evı bosaltsın evı satacagım demıs ne yapmalıyım kısa bır bılgı verırsenız mınnettar olurum Cevap lütfen yardım Hukuki yardım almanızda fayda var işte. 2002 den sonra alındıysa Ev ve araba nın yarısı zaten sizin.. Tapuya gidip satılamaz şerhi koydurun.. i m z a m ı .... k a y b e t t i m .... h ü k ü m s ü z d ü r . . . Cevap lütfen yardım Öncelikle durumunuza üzüldüğümü belirtmek sonra şunu söylemeliyim ki 1 gün dahi kaybetmeden bir avukata ve aracın kimin üzerine olduğunun önemi yok evlilik birliği içinde alındıysa zaten yarısı pek yasalarla ve bu işlerle alakası olmadığı hızlı bir avukattan yardım alırsanız, evi satıcam çık arabayı ver satacam vs. gibi söylemlerin şaka dan öte olamayacak şeyler olduğunu ortada bir aldatmada varsa bunu bir avukat yardımıyla ispatlarsanız mallarınız yarısını, çocuklarınızın velayetini, yüklü bir tazminat, ve her ay çocuklarınız için ortalama 1000TL iştirak nafakası ihtimal tamamen de size baştan uyarıyım kazın ayanın öyle olmadığını gören kocanız tekrar size derin bir sevgi duymaya başlayabilirbaşına geleceklerden sonra, haberiniz gelsin. Bu sayfada bulunan kavramlar kocam evi terk etti, esim evi terk etti, karım evi terk etti, eşim evi terk etti, kocam evi terketti, eşim terk etti, kocam beni terk etti, kocam ewi kocam beni hasta etti, kocam evi terk ediyor, karım terk etti, esim evi terketti ne yapmam gerekli, esime evi terk, aldatildm evi terkettim, esim evi terk etti gelecekmi gelmeyacekmi, kocamin evini terk etmek istiyorum, evi terkettim forum, tartisma sonucu esim evi terketti , esim beni terketdi, karim evi terk etti, http uc aydir esim beni terk etmis, kocam bizi terk etti, esim 1 aydir evi terketti, esim terke Forum Benzer Konular Eşim evi terk etti eşimle 7 ay evli kaldıktan sonra eşim evi terk etti bende bir kaç kez aradım dönmesi için dönmedi anlaşmalı bosanalım dedim yanaşmadı evi, terke... Yazan Cem Turk Forum Aile Hukuku Yanıt 6 Son İleti 07-02-2014, 084624 Eşim evi terk etti Merhabalar; Eşimle sabah işe gitmeden önce tartıştık. Bana hakaret etti. Bende sinirlenmemek için daha 1 yaşında olmayan çocuğumu alıp bahçeye... Yazan mertcan* Forum Aile Hukuku Yanıt 1 Son İleti 16-07-2013, 093607 Yanıt 10 Son İleti 16-11-2011, 201619 Eşim evi terk etti Merhabalar kolay gelsin... eşimle bundan sene önce başımızdan bir olay geçti. şüphelendiğim için bana ait ve eşimin kullandığı telefon... Yazan cadics Forum Aile Hukuku Yanıt 6 Son İleti 27-08-2010, 060214 Eşim evi terk etti İyi günler; öncelikle olayın geçmişinden bahsetmek istiyorum. Eşim ile 6 yıllık evliyiz ve biri 4,diğeri 2 yaşında 2 çocuğumuz önce bir... Yazan zogashi_berepe Forum Aile Hukuku Yanıt 3 Son İleti 18-07-2009, 101625 Yetkileriniz Mesaj Gönderim Zamanı 1511 1 Üye 0 Yöneticilerden bu başlığın silinmesini istedim. Sakatlandıktan sonra eşim beni terketti! Medeni kanuna göre yasal haklarım nelerdir!savcılığıa şikayet dilekçesi öreneği var mı bu konuda? Mesaj Gönderim Zamanı 1518 2 Üye 0 hayır boşanmak istemiyorum,süründürmek istiiyorum! Türk Medeni Kanununun 185. maddesininEşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar ve o şuan yanımda değil! savcılığa önce şikayet dilekçesi sunmak istiyorum,geri gelmesi konusunda,gelmezse o zaman boşanma davasını zaten yeterli mazeretim olmaması yeterli sebeb boşanma için. ama biraz da o uğraşssın istiyorum! Mesaj Gönderim Zamanı 1522 3 Üye 0 MADDE Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz. noteşiniz haklı bir sebebi olmasada terk sebebiyle mal paylaşımındaki haklarını kaybetmez. Mesaj Gönderim Zamanı 1529 4 Üye 0 ortada pek mal yok da onun mal derdinde değilim. yapılan hem vicdani yönden hem de hukuki yönden yanlış bişey. ben bunun hesabını sorma peşindeyim. şu aşamada boşanma davasını ben açarsam zaten istediği olmuş olacak. neyse benim bir savcı arkadaşım var en iyisi ona danışayım ben bu konuyu -kalem boşanma davasını açarsam zaten onun istediği olacak,anlatabiliyor muyum? heralde beni bu halimde bırakıp gitmesinin bir cezası vardır?boşanmanın dışında,dediğim gibi boşanmak ona ceza değil mükafat olur Mesaj Gönderim Zamanı 1740 5 Üye 0 Siz sakatlandıktan sonra bırakıp gittiyse,geri gel demenin ne anlamı var?Hiç birşey eskisi gibi olmayacak ki..Evliliğiniz yıkılmış,zorla yürütülen bir evlilikten ne size ne de ona bir faydası olur...Gidene gitme demek bir fayda etmez,giden gitmeye karar verdiyse,onun için herşey bitti demektir...Sizin yapabileceğiniz en iyi şey,kendinize eşiniz olmadan yeni bir hayat kurmak olacaktır... Süründürmekle elinize bir şey geçmez,belli ki kaldıramamış bu yükü..İnsanlara kaldıramayacak kadar yük yüklememek lazım,birgün yarı yolda kalabiliyorlar... Mesaj Gönderim Zamanı 1916 6 Üye 0 demekkı yanlış ınsanı secmişsiniz konuyu uzatıkca ona ceza vereceğinizi en uzun sure ıkı senede bıter evlılığınız mahkeme kararıyla sız kabul etmesenız bıle sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz sız ruhen çok zarar gorursunuz Mesaj Gönderim Zamanı 2153 7 Üye 0 Alıntı Yapılan Kişi atoksal Sakatlandıktan sonra eşim beni terketti! Medeni kanuna göre yasal haklarım nelerdir!savcılığıa şikayet dilekçesi öreneği var mı bu konuda? Eşiniz hakkında, C. Başsavcılığı'na şikayet dilekçesi vererek, suç duyurusunda bulunmanız için suça ilişkin tüm delilleri savcılığa vermeniz delillere dayalı olarak sizin şikayetinizi inceler ve bu inceleme sonucunda, savcı, eşinizin suç işlemediğine kanaat getirirse Savcı, şikayet kapsamında suç unsurları oluşmadığı yönünde gerekçe gösterdiği takdirde TAKİPSİZLİK kararı verir. Saygılar. Mesaj Gönderim Zamanı 2219 8 Üye 0 empati yaparsanız arkadaşın ne hissettigini anlarsınız az çok. beni engelli oldugum için tercetmesini hazmedemiyorum diyor. ve istediginide vermek istemiyorum diyor bunun içnidirenmek istiyorum diyor. ruh sğlıgın bozulru diyorsunuz zaten eşinin bu şekilde davranmasıyla bozulmamışmı o sağlık bence yapabildigini yap ama yaparken acı çektigini hissetirme ona sana bunu yapabiliyorsa seni aciz durumda görmekte hoşuna gidebilir hukuki oalrak yada ne şekilde oluyorsa acı çektir. ama senin acı çektigini aciz oldugunu düşünmesin bunu ona hisettirme ve hep güçlü ol çok zor birşey bunca yıl hayatı paylaş sonra bir olumsuzlukta çıkıp gitmek istesin. iğrenç ötesi ALLAH kolaylık versin sana Mesaj Gönderim Zamanı 2338 9 Üye 0 kral ve bumerang06 arkadaşlar teşekkür ederim. beni galiba siz çok ii anladınız. dediğim gibi beni üzen sadece şuan soyadımı zaten sildim,bu saatten sonra onadan bana eş olmaz. ama daha yapacaklarım var!adalet her ne kadar benim yanımda olmasa da bizde kendi adaletimizi uygularız. Mesaj Gönderim Zamanı 2356 10 Üye 0 başta kalem adlı üyeye hanfendiyebi çift lafım var yani, kusura bakmayın ama ;nerdeyse ,terkeden o şerefsize alkış tutacaksınız kusura bakmayın ama bu olay sadaece o arkadaşa yapılmış bir şerefsizlik değildir bu evlenirken iyi günde, kötü günde,sağlıkta,hastalıkta diye bahsedilen anlaşmaya yapılabilecek en büyük kınıyorum allahtan tek dileğim aynısı başına gelir inşaallah. arkadaşım bileni bul elinden geleni yap seni bütün kalbimle destekliyor böylesi insanları lanetliyorum Mesaj Gönderim Zamanı 0007 11 Üye 0 Hemen asıp kesmeyelim. İnsanlar beklenmedik olaylarda değişik tepkiler verir. Eşini bir müddet yalnız ve sakin bırak buna mutlaka ihtiyacı vardır. Belkide aklıselim ile düşününce yaptıpından utanabilir. Yaşanmış bir olaydan örnek vermek istiyorum. "Tanıdğım evli çiftten erkek olanı çok genç yaşta kaza geçidi ve of landı eşi bunalıma girdi ve eşini terketti. Bir zaman sonra bayan tekrar eşine döndü ve uzun yıllardır çocukları ile birlikte yaşıyorlar. Lütfen hemen insanları asıp kesmeyin ve hakaret etmeyin. İnsanlara fırsat verin verinki doğru yolu bulabilsinler. Velevki bu eşte bulamdı dünyanın sonu değilya işi kan davasına dönüştürmek niye. Mesaj Gönderim Zamanı 0007 12 Üye 0 isminizi yeni okudumMelek hanım özür dilerim. gerçekten kimse kötü günde onu terkedecek biriyle evlenmez herkez karşısındakine güvenipte yanıla biliriz. benim amacım belkide kanunlar ,kurallar elimizi bağlıyor ama hiçbir şey dilimizi bağlayamaz. en azından hepimizin böylesi insanları kınamamız ve hatta bunu demeyi sevmiyorum amalanetlememiz lazım. bence, bu da bişeydir. Mesaj Gönderim Zamanı 0040 13 Üye 0 kalem, adam bunalım geçiriyor felç olmak ve terkedilmek nedir sen bilir misin? kadın acizliğinden dolayı boşanmak istiyor bzilerin anladığı bu şu ana kadar. özeli tam olarak bilmiyoruz ve de afaki kalıcak her konuşma. savunma avukatlığı yapmana gerek yok. kadın bakıcı değildir filan gereksiz bu konular. adamın morali dibe vurmuş kalkmış feminizm tripleri atıyosun. canı isteyen evlilikte canı isteyince boşayamaz yok öyle ,bedel ödemeden gidemez. süründürecekse süründürsün en azından heyecan hırs gelir hayatına. körükörüne kabullenmekten iyidir. hadi ''sayın admin ,bu mesajlarımı da silin ''yazın da göreyim'!! sevgiler.. Mesaj Gönderim Zamanı 0110 14 Üye 0 Sayın atoksal, Eşinizin sizden boşanmak istemesinin nedeni salt sizin sakatlanmanız olmayabilir. Siz sakat kalmadan önce her şey güllük gülistanlıktı da sonra mı aranız bozuldu? Sakatlanmanızın ruhsal tezahürlerini acaba eşinize nasıl yansıttınız? Onu hırpalamış, üzmüş, karamsarlığa ve mutsuzluğa sürüklemiş olma ihtimaliniz yok mu? Ben seven bir kadının, sakat kaldı diye eşini terk edeceğini sanmıyorum. Kim bilir altında başka ne sebepler vardır. Evlilik birliği iki kişinin verdiği ortak kararla yürür. Taraflardan birisi bu birliği sürdürmek istemeyince ayrılık diğer tarafın çıkarlarını zedeliyor diye niye hemen intikam damarları kabarır anlamıyorum. İyi günde ve kötü günde birlikte olmak, gönül rızası ile olacak bir şey. Eşiniz, bu birlikteliğin sürmesine razı değilse, ne diye intikam peşinde koşuyorsunuz? Ondan nafaka almak gibi maddi bir talebiniz varsa ve bu sizin kanuni hakkınızsa, alırsınız olur biter. Mesaj Gönderim Zamanı 0156 15 Üye 0 Aslında siz de hemen hemen aynı şeyleri yazıp gayet açık ifade etmişsiniz kalem. Ben sizin yazdıklarınızdan farklı olarak sadece evi terk eden hanımın boşanmak istemedeki tek sebebinin eşinin sakatlığı olmayabileceğini ve hatta olmadığını düşündüm. Biten evliliklerin ardında üçüncü şahısların bilemeyeceği ve hatta tarafların bile net olarak göremediği pek çok birikmiş sebep vardır. Biten bir evliliği zorlamanın ya da intikam alma hırsına bürünmenin anlamsız olduğu konusunda hemfikiriz. YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ E. 2015/6816 K. 2016/19283 T. * İŞÇİNİN İHTARNAME GÖNDERDİKTEN SONRA İŞYERİNİ TERK ETMESİ Her Ne Kadar Söz Konusu İhtarın Fesih Niteliği Taşımadığı Kabul Edilmişse de Tanık Anlatımlarına Göre Davacının İhtarname Gönderdikten Sonra İşyerini Terk Ettiği ve Dolayısıyla Davacının İş Sözleşmesini Feshettiği Anlaşıldığından İhbar Tazminatı Talebinin Reddedileceği * İHBAR TAZMİNATI Davacının Davalıya İhtarname Göndererek İşçilik Alacaklarını Talep Ettiği ve Ödeme Yapılmadığı Takdirde İş Sözleşmesinin 4857 Md. 24/II Uyarınca Tek Yanlı Olarak Feshedileceğini İhtaren Bildirdiği/Her Ne Kadar Söz Konusu İhtarın Fesih Niteliği Taşımadığı Kabul Edilmişse de Tanık Anlatımlarına Göre Davacının İhtarname Gönderdikten Sonra İşyerini Terk Ettiği ve Dolayısıyla Davacının İş Sözleşmesini Feshettiği Anlaşılmakla Mahkemece İhbar Tazminatı İsteğinin Reddi Gerektiği * İŞÇİLİK ALACAKLARI Davacının Davalıya İhtarname Göndererek İşçilik Alacaklarını Talep Ettiği ve Ödeme Yapılmadığı Takdirde İş Sözleşmesinin 4857 Md. 24/II Uyarınca Tek Yanlı Olarak Feshedileceğini İhtaren Bildirdiği/Her Ne Kadar Söz Konusu İhtarın Fesih Niteliği Taşımadığı Kabul Edilmişse de Tanık Anlatımlarına Göre Davacının İhtarname Gönderdikten Sonra İşyerini Terk Ettiği ve Dolayısıyla Davacının İş Sözleşmesini Feshettiği Anlaşıldığından Mahkemece İhbar Tazminatı İsteğinin Reddi Gerektiği 1475/ 4857/ ÖZET Somut olayda ihbar tazminatı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık söz konusu olup; davacı davalıya ihtarname göndererek işçilik alacaklarını talep etmiş ve ödeme yapılmadığı takdirde iş sözleşmesinin 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 24/II. maddesi uyarınca tek yanlı olarak feshedileceğini ihtaren bildirmiştir. Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre söz konusu ihtarın fesih niteliği taşımadığı kabul edilmişse de, tanık anlatımlarına göre davacının ihtarname gönderdikten sonra işyerini terk ettiği ve dolayısıyla davacının iş sözleşmesini feshettiği anlaşılmakla, mahkemece ihbar tazminatı isteğinin reddi gerekir. DAVA Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, istemi kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü KARAR Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-İhbar tazminatı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık söz konudur. İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir sebebi olmaksızın ve usulüne uygun bildirim süresi tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. İhbar tazminatı iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduğu için, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir sebebe dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. Yine, işçinin mülga 1475 Sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi sebeplerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez. Somut olayda, davacı davalıya ihtarname göndererek işçilik alacaklarını talep etmiş ve ödeme yapılmadığı takdirde iş sözleşmesinin 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 24/II. maddesi uyarınca tek yanlı olarak feshedileceğini ihtaren bildirmiştir. Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre söz konusu ihtarın fesih niteliği taşımadığı kabul edilmişse de, tanık anlatımlarına göre davacının ihtarname gönderdikten sonra işyerini terk ettiği ve dolayısıyla davacının iş sözleşmesini feshettiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece ihbar tazminatı isteğinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde ilgiliye iadesine, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. HAKKIMDA SON YAZILARIM Avukat Yasin GİRGİN, 1977 Ankara doğumludur. 1999 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiş ve sonrasında 2 yıl boyunca Özel Hukuk Master programına devam yılları arasında yaptığı hakimlik dönemi dışında 13 Kasım 2000'den bu yana serbest avukatlık faaliyetini icra kitabı ve çok sayıda makalesi bulunan GİRGİN'in 120 köşe yazısı Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır. GİRGİN, halen okur sorularını cevapladığı köşe yazılarını kaleme 483 9313 numaralı telefonumuzdan bize ulaşabilirsiniz. Terk Nedeniyle Açılacak Boşanma Davası Terke dayalı boşanma davası, terk nedeniyle boşanma, terk sebebiyle boşanma, terk nedeniyle boşanma davası, terk sebebine dayalı boşanma, terk sebebiyle boşanma süresi, terk nedeniyle boşanma davası şartları, evi terk eden eşe boşanma davası, evi terk etmek boşanma sebebi mi, boşanma terk, evi terk nedeniyle boşanma Terk Nedir Boşanma? AVUKAT YASİN GİRGİN Terke dayalı boşanma davası, Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde yer almaktadır. Eşlerden birinin, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla, diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde terke dayalı boşanma davası açılabilir. Kovulan Eş Terk Etmiş Sayılır mı? Evden kovulan eşin evi terk etmesi, terk sayılmaz. Yani evden kovulduğu için evi terk eden eş aleyhine terke dayalı boşanma davası açılamaz. Buna karşın diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Terk Nedeniyle Boşanma Davasının Şartları Nelerdir? Terke dayalı boşanma davası aşağıdaki şartların varlığı halinde açılabilir Bir eşin evi terk etmiş sayılması için evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmemek için terk etmiş olması gerekir. Evi terk eden eşin bu terkinin en az 6 aydır sürüyor olması gerekir. Terk eden eşe eve dönmesi için noterden ya da mahkeme kanalıyla ihtar çekilmesi gerekir. Çekilen bu ihtarın haklı ve samimi olması gerekir. Eşin dönmesi için davet edilen evin, yaşamaya uygun olması gerekir. Hangi Durumlar Evi Terk Sayılmaktadır? Eş ya evlenmenin kendisine yüklediği vazifeleri ifa etmemek amacıyla ortak hayatı terk etmiş olmalıdır yahut evden bu amaçla ayrılmış olmamakla birlikte haklı bir sebep yokken eve dönmemelidir. Terk, kusura dayanan bir boşanma sebebidir. Bu sebeple, bir yere iş için giden eş; hastalığı sebebiyle hastaneye yatan askere giden eş bakımından terk sebebiyle boşanma davası açılması söz konusu olmaz. Ancak terkten başka bir amaçla evden ayrılan eş, daha sonra haklı bir sebep olmaksızın eve dönmezse terk gene gerçekleşmiş olur. Terk nedeniyle açılmış boşanma davasında karşı tarafın kabulü sonuç doğurmaz, hakimin terk olgusunu araştırması gerekir. Diğer yandan terk nedeniyle açılmış boşanma davasında aynı zamanda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı da ileri sürülemez. Kocanın karısını evden kovması, eve almaması halinde karı değil koca ortak hayatı engellediği için terk konumunda sayılır. Aynı şekilde ortak hayatı sürdürmeye elverişli ev kurmayan koca için de terk hükümleri uygulanabilir. Buna karşın kocanın seçtiği, ortak hayatı kurmaya elverişli, bağımsız eve gitmeyen kadın terk etmiş sayılır. Yargıtay, seçilen evin ortak hayatı kurmaya elverişli olmaması halinde bu eve gidilmemesini haklı sebep saymıştır. Kanuna göre, boşanma davasının açılmasıyla eşler ayrı yaşama hakkı elde etmiş olur. Bu suretle evden ayrılan eş aleyhine terke dayanan boşanma davası açılmaz. Bunun gibi, diğer eşin rızasıyla ayrı yaşama halinde de terk sebebiyle boşanma davası açılamaz. Terk Sebebine Dayalı Boşanma Süresi Ne Kadar? Eşlerden birinin ortak hayata son vermek amacıyla ve evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi halinde, terk edilen eş hemen boşanma davası açamaz. Boşanma davasının açılabilmesi için ayrı yaşamanın en az altı ay sürmüş ve devam etmekte olması şartı bulunmaktadır. Bununla birlikte altı aylık süre içerisinde sırf süreyi kesmek için arada eve dönmüş olmak süreyi kesmez, ancak samimi eve dönüşler süreyi keser. Aynı eş bir süre sonra tekrar ortak konutu terk ederse bu tarihten itibaren yeni bir altı aylık süre işlemeye başlar. Yeniden terk hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. Terkin uzun süredir devam etmesi dava hakkını etkilemez. Dava bir hak düşürücü süreye tabi değildir. Daha önce açılan boşanma davasının reddinin kesinleşmesinden itibaren dört ay geçmedikçe terk nedeniyle ihtar çekilmesinin sonuç doğurmaz. Terke Dayalı Boşanma Davasında İhtar Boşanma davası açılabilmesi için terk halindeki eşe terk olayını izleyen dördüncü ayın sonunda, iki ay içinde eve dönmesi için hakim tarafından ihtar gönderilmiş ve eş bu ihtara rağmen eve dönmemiş olmalıdır. Dört aylık sürenin son gününün tatile rastlaması halinde süre uzamaz, her türlü tatil günleri dört aylık süreye dahildir. Buna göre terk nedeniyle boşanma davası ancak en erken altıncı ayın sonunda açılabilecektir. İhtarda süre belirtilmemişse ihtar sonuç doğurmaz. İhtar için yetki kuralı aranmaz. İhtarın yapılması herhangi bir mahkemeden istenebilir. Terk halindeki eşin adresi bilinmiyorsa ihtar ilan yoluyla ihtarın yapılması için herhangi bir araştırma yapmaz, ihtarın haklı olup olmadığı dava sırasında incelenir. Ancak, ihtar için yapılan başvuruda henüz terk süresinin altı ayı doldurmadığı anlaşılıyorsa talep reddedilmelidir. İhtarla ilgili itirazlar boşanma davası ile birlikte incelenir. Bunun gibi, ihtar gönderilmesi kararı temyiz de edilemez. İhtar için gerekli şartların bulunup bulunmadığı veya ihtarın samimi olarak ortak hayatı kurma arzusu ile yapılmadığı gibi itirazlar boşanma davası görülürken ileri sürülür. Bu suretle terk eden eş, terk etmekte değil dönmemekte haklı olduğunu ispat etmelidir, aksi halde boşanmaya karar verilebilir. Yukarıdaki şartların gerçekleşmesi halinde terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı doğar. Şartların tamam olduğunun hakim tarafından tespiti halinde boşanmaya karar verilmesi için artık evliliğin çekilmez hale gelip gelmediği araştırma konusu değildir. Şartlar gerçekleştikten sonra eşin ortak hayata dönmüş veya dönme talebinde bulunmuş olması dava hakkına etki yapmaz. Bununla birlikte terk nedeniyle açılmış davada davalının davayı kabul beyanı sonuç doğurmaz. Hakim şartların mevcut olup olmadığını araştırmak zorundadır. Yargıtay’a göre ortak konutun ihtar istek tarihinden en az 4 ay önce hazır edilmesi gerekmektedir. Yargıtay eşin yol giderlerinin konutta ödemeli gönderilmemesini ihtarın samimi olmaması olarak değerlendirmekte ve geçerli kabul etmemektedir. Yine, gönderilmiş olan yol giderinin yetersiz oluşu da ihtarın geçersiz olması sonucunu doğurur. Terk sebebiyle boşanma davasında TMK. md. 164 davalıya gönderilen ihtar kararında ortak konuta iki ay içinde dönmesi gerektiğine ilişkin dönüş süresinin gösterilmesi gerekir. Eşler evlilik süresince birlikte oturmak, aynı evi paylaşmak yükümündedir. Bununla birlikte eşlerden birinin haklı olarak evi terk etmiş olması mümkündür. Terk nedenine dayalı boşanma davasında terk ihtarının sonuç doğurması ve terk nedenine dayalı olarak boşanma kararı verilebilmesi için evi terk eden eşin eve dönmemekte haklı olmaması gerekir. Yargıtay’a göre eşler arasında bir ceza davası mevcutken gönderilmiş olan ihtar sonuç doğurmaz. Aleyhine uzaklaştırma kararı verilmiş olan eşin terk ihtarı gönderme hakkı bulunmamaktadır. Açtığı boşanma davası yahut müstakil nafaka davası ile ayrı yaşamaya hakkı olan eşe gönderilen ihtar haklı değildir. İhtar kararında anahtar yerinin gösterilmemiş olması Yargıtay tarafından samimi ve bu nedenle sonuç doğurur döven kocanın bu olayların etkisi geçmeden ihtar göndermesi de yine samimi ve sonuç doğurur haklı bir ihtar olarak kabul edilmemektedir. Gönderilen ihtarın ortak hayatın yeniden kurulması isteğini samimi olarak içermesi gerekir. Medeni Kanunun 186. maddesine eşler oturulacak konutu birlikte seçerler. Terk ihtarında davet edilen konutun bu nedenle eşler tarafından birlikte seçilmiş yahut hakim tarafından belirlenmiş ve manevi olarak bağımsız olması davet edilen eşe uygun olması gerekir. İhtarın gönderilmesi, ihtardan önce yaşanan olayların ihtarı gönderen eş tarafından hoş görüldüğü ve affedildiği anlamına gelir. İhtardan sonra artık, önceki olaylara dayanarak boşanma davası açılamaz. Terk nedeniyle boşanmaya karar verilmesi halinde davacıya ayrıca manevi tazminat verilmez. Kadının Evi Terk Etmesi Yargıtay Kararları 1 Terkin Boşanma Sebebi Teşkil Etmesi İçin Eşin Evlilik Birliğinden Doğan Yükümlülükleri Yerine Getirmemek Amacıyla Ortak Hayata Son Vermiş Olmasının Gerektiği “Davalı kadının tarihinde açmış olduğu nafaka davasından dört ay geçtikten sonra davacı koca tarafından tarihinde ihtar istenilmiştir. İhtar kararı davalı kadına tarihinde tebliğ edilmiş dava da tebliğden itibaren 2 ay geçtikten sonra süresi içerisinde tarihinde açılmıştır. Davacı kocanın terke dayalı davası süresindedir. Toplanan delillerden davalı kadın haklı bir nedenle müşterek konuta dönmediğini de kanıtlayamamıştır. Mahkemece davacı kocanın terke dayalı boşanma davasının kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”YARGITAY DAİRESİ 2 Terk Nedeniyle Açılan Boşanma Davalarında Terk Eden Eşin İkrarının Hakimi Bağlamayacağı “Davacı-davalı kadının kronik böbrek yetmezliği hastası olduğu, Ereğli’ye 50-60 km. mesafede bulunan ve davalı-davacı kocanın müşterek konut olarak gösterip, davet ettiği Obruk Yaylasından haftada 3 kez diyalize girmek için gelip gitmenin yaşamını tehlikeye sokacağını ileri sürerek dönmediği, davacı-davalı kadının hastalık nedeni ile Obruk Yaylasındaki konuta dönmemekte haklı olduğu anlaşılmıştır. Davalı-davacı kocanın Ereğli merkezde ev açıp kadını davet ettiği ve kadının sebepsiz yere müşterek konuta dönmediğinden bahisle terke dayalı davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır.”YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2007/370 K. 2007/12849 T. 3 Davalının Davayı Kabulü Sonuç Doğurmaz “1-Boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde yer alan terk sebebine dayanmaktadır. Terk sebebine dayanan boşanma davasında, davalının “davayı kabul” beyanı sonuç doğurmaz. TMK. md. 184/1-3 Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanılarak açılmış bir davada Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesindeki şartların varlığı halinde kabulün hukuki değeri vardır. Dava, bu sebebe dayanmamaktadır. Bu bakımdan tarafların gösterecekleri deliller usulünce toplanıp, dayanılan hukuki sebep çerçevesinde değerlendirilerek hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken boşanma davasının davalı tarafından kabul edildiğinden bu halde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılması gerektiğinden söz edilerek yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru göre de; Davalının bizzat dinlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır.”YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2004/13745 K. 2004/14686 T. 4 Ortak Konutu Terk Etmeye Zorlayan veya Haklı Bir Sebep Olmaksızın Ortak Konuta Dönmeye Engel Olan Eşin Davranışının Terk Kabul Edileceği “Terk sebebine dayalı boşanma davasının kabul edilebilmesi için öncelikli şartı davalı eşin haklı bir sebep olmadan en az dört aydan beri evlilik birliği dışında kalmasıdır. Tarafların birlikte seçtikleri TMK m. 186 veya Türk Medeni Kanunu’nun 188. maddesi şartlarının oluşması sebebiyle eşlerden birinin seçtiği ya da hakim tarafından belirlenen TMK m. 195 hallerine uygun oturmaya elverişli bağımsız bir evleri yoksa, birlik dışında bulunan eşin bu davranışı haklı sebebe dayanır. Terk edilen eş TMK m. 164 diğerini yukarıda açıklanan kurallara uygun olarak ortak konuta çağırmakla yükümlüdür. Çünkü ortak hayat bunu zorunlu kılar TMK m. 185/3 . Bu itibarla, kanunda gösterilen TMK m. 164 sürelerin başında tarafların kanuni koşullara uygun ortak konutunun olmadığı anlaşıldığından ihtar geçersiz olmakla, davanın reddi gerektiğinin düşünülmemesi doğru bulunmamıştır.”YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 5 Seçilen Evin Ortak Hayatı Kurmaya Elverişli Olmaması Halinde Söz Konusu Eve Gidilmemesinde Haklı Olunduğu “Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesine dayalı terk nedeniyle boşanma istemine kadın, eldeki dava açılmadan evvel tarihinde nafaka davası açmış; mahkemece, müşterek evlilikte davacı kocanın, haklı bir neden olmaksızın davalı kadını birlikte yaşamaktan kaçınmaya zorlayan davacı erkeğin kusurlu olduğu ve bu nedenle davalı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu, davalı kadının geçimi için ayrı yaşama döneminde istediği tedbir nafakasının davalı kocanın ekonomik durumu nazara alınarak belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne tarihinde karar verilmiş; karar davacı koca tarafından temyiz edilmiş; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nce, tarihinde koca, nafaka davası kesinleştikten sonra tarihinde Karşıyaka 1. Aile Mahkemesi’ne başvurarak; davalı kadının müşterek konutu terk ettiğini, davacının çabasına rağmen davalı kadının ortak konuta dönmediğini belirterek, davalıya eve dönmesi, aksi taktirde boşanma davası açılacağı konusunda ihtar kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece gün ve 2006/105 D. iş Esas, 55 Karar sayısıyla ihtar kararı verilmiş ve davalının imzasına tarihinde tebliğ dava, terke dayalı boşanma istemiyle tarihinde açılmış, mahkemece davalı tanıklarının beyanları da nazara alınarak, davalı eşine hakaret eden, şiddet uygulayan, evden kovan, evin anahtarını değiştiren davacı kocanın olayların oluşumunda tam kusurlu olduğu, bu nedenle davalı kadının eve dön ihtarına uymak zorunda olmadığı, davacı kocanın eve dön ihtarında samimi olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar vekilinin temyizi üzerine, özel dairece karar yukarıda açıklanan gerekçeyle ve davanın kabulü gerektiğinden bahisle oyçokluğu ile önceki kararda direnilerek davanın reddine karar verilmiş; hükmü davacı vekili temyize yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda terk olgusunun yasal anlamda gerçekleşip gerçekleşmediği; terk edilen eşin gerçekte davacı mı, davalı mı olduğu ve buna göre de davacının terke dayalı boşanma davasını açabilmek yönünden taraf sıfatına sahip olup olmadığı noktalarında terke dayalı boşanma davasının yasal dayanağı ve koşullarının irdelenmesinde yarar vardır“Terk hukuksal nedenine dayalı boşanma” tarihinde yürürlükten kaldırılan mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 132. maddesinde;“Karı kocadan biri, evlenmenin kendisine tahmil ettiği vazifeleri ifa etmemek maksadiyle diğerini terkettiği veya muhik bir sebep olmaksızın evine dönmediği takdirde, ayrılık en az üç ay sürmüş ve devam etmekte bulunmuş ise diğeri boşanma davasında bulunabilir. Davaya hakkı olan tarafın talebi ile hakim, diğer tarafa bir ay zarfında evine avdet etmesini ihtar eder. Bu ihtar icabında ilan tarikiyle yapılır. Şu kadar ki boşanma davasını ikame için muayyen müddetin ikinci ayı hitam bulmadıkça ihtar talebinde bulunulamaz ve ihtar vukuunda bir ay bitmeden dava ikame olunamaz.”4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde ise“Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz” şeklinde üzere, 743 Sayılı eski yasada, terk eden veya dönmeyen eşe karşı “diğerinin” dava açacağı ifade edilmiş; 4721 Sayılı Yasada ise; açıklanan şekilde terk eden veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmeyen eşe karşı; “terk edilen eşin boşanma davası açabileceği” şeklinde yer alan hüküm ile dava açacak olanın terk edilen eş olduğu açıkça belirtilmiştir. Maddenin aynı fıkrasının son cümlesinde de “Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır” düzenlemesi getirilerek, terk sebeplerine önceki hükümde yer almayan “terk etmiş sayılma” hali ilave açık ifadeyle, yukarıya aynen metni alınan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ile yeni getirilen düzenleme ile artık eşini terke zorlayan veya ortak konuta dönmesini engelleyen eş de, terk etmiş durumda, maddenin tümü ele alındığında “terk eden eş”, “terk edilen eş” ve buna bağlı olarak “davaya hakkı olan eş” kavramlarının üzerinde durulmasında yarar vardırÖnemle vurgulanmalıdır ki, burada “terk eden eş” kavramına sadece evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk eden veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmeyen eş girmemekte; yasanın açık hükmü gereği bu kavram diğer eşi terke veya dönmemeye zorlamakla terk etmiş sayılan eşi de ise, sadece eşi evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla kendisini terk eden veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmeyen eş değil, eşi tarafından terke zorlanan veya ortak konuta dönmesi engellenen eş de “terk edilen eş” kavramına yasa, diğerini ortak konutu terke zorlayan veya haklı sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eşin de terk etmiş sayılacağını açıkça düzenlemiş ve davaya hakkı olan eş kavramına yer vererek bu eşe de terk edilen sıfatıyla dava açma hakkı öğretide de, ortak konutta birlikte yaşayan eş, evden kovulmuş veya fiilen evden ayrılmaya zorlanmışsa, terk eden eş, evden ayrılan eş değil, ayrılmaya zorlayan eş olarak kabul edilmektedir Köseoğlu, Bilal – Kocaoğlu, Koksal Aile Hukuku ve Uygulaması – Bilimsel Görüşler ve Yargı İçtihatları, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, Ankara Ekim 2009, s. 42 .O halde, terke zorlayan veya eve dönmeyi engelleyen eşin, terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan bu sonucun, yasanın konuluş amacına da uygun olduğu görüşün kabul edilmesi halinde, evden kovulan veya fiilen ayrılmaya zorlanan eşin karşısında, haksız konumda bulunan eşe, boşanma davası açma hakkının tanınmasının, hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturacağı her türlü duraksamadan bu olunca; maddede “davaya hakkı olan eş” deyimini “terk edilen eş” olarak anlamak ve bu eşin dava hakkı bulunduğunu kabul etmek özel dairenin benzer davalardaki uygulamasını ortaya koyan tarih ve 2004/4901 E. – 5829 K. sayılı ilamında da; “Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesi gereğince, terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Terk eden eşin, bu sebebe dayanarak boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Diğerini, ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de, terk etmiş sayılır” gerekçesine yer verilmek suretiyle aynı kabul şekli burada, açıklanan olguların davacının taraf sıfatına etkisi üzerinde de dava konusu sübjektif hak dava hakkı ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir Kuru, Baki – Arslan, Ramazan – Yılmaz, Ejder Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınlan, Ankara 1995, 7. baskı, s. 231 .O halde dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınlan, Ankara 1995, 7. baskı, s. 231-232; Üstündağ, Saim Medeni Yargılama Hukuku, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s. 307 .Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan husumetten reddedilir. Görüldüğü üzere, taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için defi değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz aynı ilke, Hukuk Genel Kurulu’nun gün ve 2007/5-233 E., 2007/221 K. sayılı kararında da açıklamalar karşısında terke dayalı boşanma davasında dava açma hakkı, kanunun açık deyimiyle sadece “terk edilen eş”e ait bulunduğundan, diğer eşi ortak konutu terke zorlayan veya ortak konuta dönmesini engelleyen eş “terk eden eş” konumunda olmakla, terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı açıklamaların ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı kadının gösterdiği tanıkların beyanları ve dosya kapsamına göre, davacı eşin davalı olan eşini ortak konutu terke zorladığı gibi, ortak konutun anahtarını değiştirmek suretiyle eve dönmesini engellediği de olgu ile yukarıda açıklanan “Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır” şeklindeki yasal düzenleme birlikte ele alındığında davacı eşin gerçekte iddia ettiği gibi “terk edilen” değil, “terk eden” eş olduğunun kabulü bu olunca davacının, terk edilen eşe ait bulunan terke dayalı boşanma davası açma hakkı da bu açıklamalar ışığında; davanın reddi sonucu itibariyle doğru ise de, yerel mahkemenin gerekçesi usul ve yasaya uygun olmadığından, direnme kararının yukarıda ayrıntısıyla açıklanan şekilde terke zorlayan veya eve dönmeyi engelleyen eşin dava açma hakkının bulunmaması nedeniyle davacı eşin taraf sıfatı bulunmadığından davanın reddi gerektiği yönündeki değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.”YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2009/2-402 K. 2009/484 T. 6 Davet Edilen Konutun Bağımsız Olmaması “Dosya kapsamından davet edilen konutta kocanın anne ve babasının da oturmakta olduğu, bu haliyle konutun bağımsız olmadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 164. maddesi şartları oluşmamıştır. Davalı kadın davet edilen müşterek konuta dönmemekte haklıdır. Bu yön gözönünde bulundurularak kocanın terk sebebine dayalı boşanma davasının reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.”YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 7 Boşanma Davası Sırasında Gönderilen Terk İhtarı “Dava, davalı eşe tarihinde tebliğ edilen 2006/46 değişik iş sayılı ihtar kararına dayanılarak açılan terk sebebiyle boşanma isteğine tarafından, aynı ihtar kararına dayanılarak tarihinde açılan terk sebebine dayanan 2006/811 esas sayılı boşanma davası, “iki aylık eve dönüş süresi dolmadan açıldığından” bahisle, tarihinde reddedilmiştir. Aleyhinde boşanma davası açılmış olan eş, dava süresince ayrı yaşamakta ve eve dönmemekte haklıdır. Bu süre zarfında Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesi kapsamında bir terkin varlığından ve haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemekten bahsedilemez. Boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren dört ay bittikten sonra yeniden ihtar isteminde bulunulması gerekir. Bu yasal düzenlemeye göre terkin koşulları bulunmamaktadır. O halde, isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.”YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ T. 8 Eve Dön İhtarından Sonra Gerçekleşen Dönmelerin Samimi Ve Gerçek Olması Durumunda Altı Aylık Süreyi Keseceği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 1977/4345 K. 1977/4614 T. ihtar üzerine eve gelmiş, bir kaç saat sonra makul bir sebep göstermeden evi yine terketmiştir. Haklar dürüstlük kuralına uygun kullanılmazsa hukuki sonuç doğurmaz 2 . Kadının, sırf ihtarı semeresiz işe yaramaz hale getirmek için eve gelmesi karşısında boşanmaya karar verilmesi gerekirken olaya uymayan düşüncelerle davanın reddedilmesi Usul ve Kanun’a uygundur.” Daha Önce Açılan Boşanma Davsının Reddinin Kesinleşmesinden İtibaren Dört Ay Geçmedikçe Terk Nedeni İle İhtar Çekilemeyeceği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2008/20209 K. 2009/1002 T. hukuki sonuç doğurabilmesi için, ihtar isteğinden önceki dört ay içinde kadının, haklı bir sebep olmaksızın birlik dışında yaşadığının gerçekleşmesi gerekir TMK 164 .Aleyhine boşanma davası açılan eş, ayrı yaşamak hakkını kazanır. Davacının, eşi aleyhine daha önce evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanarak açtığı boşanma davası reddedilmiş, karar tarihinde kesinleşmiştir. Bu tarihten itibaren dört ay geçmedikçe ihtar isteğinde bulunulamaz. Dört ay geçmeden ihtar istendiğinden, ihtar kararı sonuç doğurmaz. O halde, davanın reddi gerekirken boşanmaya karar verilmesi doğru görülmemiştir.” 9 Eve Dön İhtarının Terkten İtibaren Dördüncü Ayın Sonunda Kalan İki Ay İçin Yapılabileceği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2011/9395 K. 2011/10061 T. tarihinde mahkemeye başvurarak terk nedenli boşanma davası açmak için Türk Medeni Kanununun 164. madde uyarınca eşinin eve dönmesinin ihtar edilmesini istemiş, mahkemece bu istek doğrultusunda verilen ihtar kararı gününde kadına tebliğ edilmiştir. Bu karar karşısında davalı kadının, dönmemekte haklı bir sebebi bulunmadığı takdirde, tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde dilediği bir gün ortak konuta dönmesi gerekir. Başka bir anlatımla bu dönemde kadın haklı bir sebep olmaksızın aile birliği dışında yaşamış sayılamaz. Yeni bir ihtar çekerek, bu ihtara dayalı olarak terk nedenli boşanma davası açmak isteyen eşin; ilk ihtarın davalıya tebliğ tarihinden başlayarak belirtilen iki aylık bekleme/değerlendirme süresinin geçmesini ve bu sürenin tamamlanmasından sonra ayrıca dört aylık yeni bir ayrı yaşama süresinin de geçmiş olmasını beklemesi gereklidir. İlk ihtardan sonra iki aylık bekleme/değerlendirme süresi tarihinde sona ermiştir. O halde, bu davanın dayanağı olan ve dört aylık yeni ayrı yaşama süresi dolmadan gönderilen tarihli ihtar geçersiz olup; terk nedenli boşanma davasının dayanağı kabul edilemez. Açıklanan sebeple davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” 10 Eve Dön İhtarının Varlığının Tek Başına Yeterli Olmadığı Kanunda Yer Alan Unsurları Barındırması Gerektiği ve Bunun Re’sen İnceleneceği YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2008/2-136 K. 2008/117 T. kadın eldeki dava açılmadan evvel tarihinde nafaka davası açmış; mahkemece müşterek evlilikte davacı kadına şiddet uygulayan davalının kusurlu ve bu nedenle davacı kadının ayrı yaşamakta hakkı olduğu, davacı kadının geçimi için ayrı yaşama döneminde istediği tedbir nafakasının davalı kocanın ekonomik durumu nazara alınarak belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne tarihinde karar verilmiş; karar davalı koca tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nce, tarihinde onanmıştır. Davacı koca, nafaka davası sürerken tarihinde Polatlı Asliye 1. Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak; davalı kadının ortak ikametgahı terk ederek yaklaşık dokuz aydır babasının yanında kaldığını, eve dönmeye ikna edemediklerini, davacının çabasına rağmen davalı kadının dönmediğini, asla eve dönmeyeceğini beyan ederek nafaka davası açtığını, boşanma davasına esas olmak üzere davalıya eve dönmesi, aksi takdirde boşanma davası açılacağı konusunda ihtar kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece gün ve 2006/20 Esas-Karar sayıyla ihtar kararı verilmiş ve davalının aynı konutta oturan ablası imzasına tarihinde tebliğ dava, terke dayalı boşanma istemiyle tarihinde açılmış, mahkemece nafaka dosyası içeriği de nazara alınarak davalı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacının temyizi üzerine özel dairece karar yukarıya başlık bölümüne aynen alınan gerekçeyle davanın kabulü gerektiğinden bahisle oyçokluğu ile bozulmuş; karşı oyda onama görüşü önceki kararda direnilerek davanın reddine karar verilmiş; hükmü davacı vekili temyize yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; terke dayalı boşanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında terke dayalı boşanma davasının yasal dayanağı ve koşullarının irdelenmesinde yarar vardır4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde boşanma nedenlerinden “terk” düzenlenmiş olup, maddede aynen;“Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz” hükmüne yer üzere, yasada, eşlerden biri evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Tek sebebiyle boşanma davası açma hakkı, her iki eşe de tanınmış bir haktır. Eşlerden birisi terk edilmişse terk edene karşı boşanma davası açılabilir. Başlangıçta evi terk etmekte haklı olan eşin bu haklılığı ona süresiz olarak konuta dönmeme hakkını dayalı boşanma davasının açılabilmesinin ön koşulu ise, yukarıya metni aynen alınan 164. maddenin ikinci fıkrasında süresi, şartları, şekli düzenlenen ihtar’ın varlığıdır. Eş söyleyişle, terk nedenine dayalı boşanma davası açılabilmesi için, önce yasanın aradığı koşullara uygun ihtar isteğinde bulunulması gerekir. Dolayısıyla, hakim tarafından yapılan “ihtar” terk sebebine dayalı boşanma davasının dava hakkı olan eşin istemi üzerine ihtar talebini inceleyen hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Ortak konuta dönmesi istenen eşe mahkeme kanalıyla tebliği gereken bu “ihtar kararı” bir dava olmadığı için ihtar gönderilmesi istenen mahkeme; olayın esasını, isteği haklı ya da haksızlığını vs. incelemeden ihtar kararı vermekle yükümlüdür ve bu karar temyiz var ki, boşanma davasına bakan hakim, salt ihtarın varlığını yeterli görmemeli; bu ihtarın, boşanma davası açabilmenin ön koşulu olmasını da gözeterek, kanunda yer alan unsurları taşıyıp taşımadığını, re’sen kendiliğinden vurgulamakta yarar vardır ki, ihtar kararının sonuç doğurabilmesi, dolayısıyla da ihtar kararının tebliğine rağmen yasal süresinde ortak konuta dönmeyen eş aleyhine açılacak boşanma davasının kabul edilebilmesi için iki unsurun birlikte gerçekleşmesi ilki, ihtar kararında ve ekinde bulunması gereken biçimsel koşulların varlığı; diğeri ise işin esasına ilişkin unsurların tamlığıdır. İhtar isteğinde bulunabilmenin koşulu; boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayının bitmesi yani, eşin terk eyleminin üzerinden en az dört ay geçmiş olmasıdır. Bu halde mahkemece verilecek ihtar kararında; davet edilen evin açık -ayrıntılı- adresi gösterilmeli, davet eden eş evde bulunmayacaksa evin anahtarının bulunduğu yer belirtilmeli; davet edilenin yol gideri konutta ödemeli olarak gönderilmeli ve özellikle davete iki ay içinde uyulması gerektiği, aksi halde bunun doğuracağı sonuçların neler olduğu gösterilen süreler hakim veya taraflarca değiştirilemeyeceğinden konuta dönmesi istenen eşe “iki aylık” süreden farklı bir süre verilemez ve bu sürenin ihtarda yer alması geçerlilik koşuludur. Zira, kanun koyucu, yasada yer alan sürelerde her türlü olayın etkilerinin ve tepkilerinin sona ereceği ni bir karine olarak kabul etmiştir. Bu sürelerin değiştirilmesi, bunlara ayrı bir süre eklenmesi düşünülemez. Maddede yer alan süreler karşı tarafça ileri sürülmese dahi hakim tarafından re’sen nazara alınmalı ve özellikle de ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamayacağı unutulmamalıdır. Sonuçta da; ihtar kararı yasaya uygun ve geçerli değilse diğer koşullar incelenmeden salt bu nedenle dava reddedilmeli; ihtar kararının yasaya uygun olması halinde ise, eve haklı sebeple dönmediğini ispat yükünün davalıya ait olduğu da gözetilerek, davanın esasına ilişkin incelemeye geçilmeli; davacının ihtar isteğinde samimi olup olmadığı, davalının da ortak konuta dönmemekte haklı olup olmadığı üzerinde taraftan, terk sebebine dayanan boşanma davasında, davalının “davayı kabul” beyanının sonuca etkili olmadığı TMK. md. 184/1-3 unutulmamalıdır. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Polatlı Asliye 1. Hukuk Mahkemesi’nce, 2006/20 Esas-Karar sayılı dosyasında verilen tarihli ihtar kararında; davacı kocanın ihtar isteminin kabulü ile ihtar kararının davalı kadına tebliğine, ihtar kararının tebliğ tarihinden itibaren “60 gün” içinde karşı tarafın ihtar isteyenin göstermiş olduğu adreste ikamet eden Nuray B.’den müşterek konutun anahtarını alarak, ihtarda gösterilen müşterek haneye dönmesinin ihtarına, dönmediği takdirde ihtar isteyen tarafın ihtar istenilen aleyhine terk nedeniyle boşanma davası açmakta muhtariyetine, ihtar isteyen tarafından ihtar edilenin adresine evine dönmesi bakımından gönderilmesine, PTT alındı makbuzunun dosyaya ibrazına karar yukarıda açıklandığı üzere kanunun amir hükmü ile eve dönüş için ortaya konulan “iki ay”lık sürenin hakim veya taraflarca değiştirilmesi olanağı bulunmamaktadır. İhtar kararında, bu amir hükme aykırı biçimde “60 gün” süre verilmesi ihtar kararını geçersiz hale getirdiğinden, diğer koşulların varlığını araştırmaksızın davanın öncelikle “dava şartı yokluğundan” reddi davanın reddi kararı sonucu itibariyle doğru ise de; açıklanan biçimsel koşulların eksikliği gözetilmeden işin esası incelenip, nafaka davasının varlığı nedeniyle davalı kadının terkte ve eve dönmemekte haklılığının kabulüne ilişkin gerekçesi, nafaka davasının açıldığı tarihinden dört ay geçtikten sonra tarihinde ihtar kararı istenmiş olması karşısında yerinde yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 184/1-3. maddesi gereğince terk sebebine dayanan boşanma davasında, davalının “davayı kabul” beyanı sonuç doğurmayacağından, direnme aşamasında davalının davayı kabul beyanı da sonuca etkili bu açıklamalar ışığında davanın reddi, sonucu itibariyle doğru ise de mahkemenin gerekçesi usul ve yasaya uygun olmadığından, direnme kararının yukarında ayrıntısıyla açıklanan ve sonuçta davanın “ihtar kararının geçersizliği nedeniyle, dava şartı yokluğundan” reddi gerektiğine işaret eden değişik gerekçelerle onanması gerekmiştir.” 11 Eve Dön İhtarının Sonuç Doğurabilmesi için Sürenin Belirtilmiş Olmasının Gerekeceği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/16012 K. 2007/3680 T. sebebiyle boşanma davasında TMK. md. 164 davalıya gönderilen ihtar kararında ortak konuta iki ay içinde dönmesi gerektiğine ilişkin dönüş süresinin gösterilmemesi sebebiyle ihtar kararı sonuç doğurmayacağından davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.” Terk Eden Eşin Dönmemekte Haklı Olduğunu İspat Etmesi Gerekeceği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 1995/999 K. 1995/1991 T. müşterek evi terkte haklı oluşu ona hayat boyu eşinden ayrı yaşama hakkı bahşetmez. Makûl bir süre sonra bu haklılık kalkar. Olayda makûl süre geçmiştir. Bundan sonra Medeni Kanunun 132. maddesine dayalı boşanma davasında davalı müşterek haneyi terkte değil dönmemekte haklı olduğunu ispatlaması halinde dava reddedilir. Davalı dönmemekte haklılığını kanıtlayamadığına göre boşanmaya karar verilmesi gerekirken davanın reddi Usul ve Yasa’ya aykırıdır.” 12 Ortak Konutun İhtar İstek Tarihinden En Az 4 Ay Önce Hazır Edilmesi Gerektiği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/21053 K. 2007/10083 T. hukuki sebebine dayalı olarak açılan davada boşanmaya kara verilebilmesi için diğer şartlar yanında davet edilen konutun ihtar istek tarihinden dört ay önce hazır edilmesi gerekmektedir. TMK. m. 164 .Çağrı yapılan konutun süresinde hazırlanmadığı gibi yol giderinin davalı kadına konutta ödemeli gönderilmediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.” 13 Eşin Yol Giderlerinin Konutta Ödemeli Gönderilmemesinin İhtarın Samimi Olmadığına Karine Teşkil Edeceği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/21053 K. 2007/10083 T. hukuki sebebine dayalı olarak açılan davada boşanmaya kara verilebilmesi için diğer şartlar yanında davet edilen konutun ihtar istek tarihinden dört ay önce hazır edilmesi gerekmektedir. TMK. m. 164 .Çağrı yapılan konutun süresinde hazırlanmadığı gibi yol giderinin davalı kadına konutta ödemeli gönderilmediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.” 14 Eşe Gönderilen Yol Giderlerinin Yetersiz Olmasının İhtarın Samimi Olmadığına Karine Teşkil Edeceği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/9454 K. 2006/16634 T. Medeni Kanununun 164. maddesi uyarınca terk hukuki sebebine dayanılarak açılacak boşanma davasında konutta ödemeli olarak gönderilen yol giderinin miktar itibarıyla davalı ve müşterek çocuğun gidiş-dönüş ve asgari bir gece konaklama giderlerini karşılamalıdır. Boşanma davasında hakim dava şartı olan bu yönleri re’sen gönderilen yol gideri yetersiz olduğundan ihtar hukuki sonuç doğurmaz. Yazılı biçimde boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” 15 İhtarın Sonuç Doğurabilmesi için Sürenin Belirtilmiş Olmasının Gerektiği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/16012 K. 2007/3680 T. sebebiyle boşanma davasında TMK. md. 164 davalıya gönderilen ihtar kararında ortak konuta iki ay içinde dönmesi gerektiğine ilişkin dönüş süresinin gösterilmemesi sebebiyle ihtar kararı sonuç doğurmayacağından davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.” Terk Nedenine Dayanarak Boşanmaya Karar Verilebilmesi İçin Eşin Eve Dönmemekte Haksız Olmasının Gerektiği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/8089 K. 2006/15247 T. terk nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı kadına eve dönmesi için gönderilen ücretin yetersiz olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Terk nedeniyle açılan boşanma davasının reddedilebilmesi için kadının terkte haklılığı değil, eve dönmemekte haklılığını kanıtlaması gerekir. Kadına gönderilen ihtar ve dava açma sürelerinde yasaya aykırılık yoktur. Davalı, ihtara uymamasını haklı bir nedene dayandığını kanıtlayamamış eve dönmesi için gönderilen paranın yetersiz olduğu yönünde bir iddia ortaya koymamıştır. Türk Medeni Kanununun 164. madde koşulları oluşmuştur. Davanın kabulü gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.” 16 Eşler Arasında Ceza Davası Mevcutken Gönderilmiş olan İhtarın Sonuç Doğurmayacağı YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/11958 K. 2007/7198 T. dayalı boşanma davasında, davalının, davayı kabul beyanı sonuç doğurmaz. İhtarın sonuç doğurması için, ihtar isteğinden önceki 4 aylık sürede kadının haklı bir sebep olmaksızın birlik dışında yaşadığının gerçekleşmesi gerekir. Toplanan delillerden; davacı kocanın eşini dövdüğü, bu eylemi nedeniyle hakkında kamu davası açıldığı tarihinde mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ceza davasının varlığı nedeniyle koca ihtar isteğinde samimi kabul edilemez. Açıklanan nedenle davanın reddi gerekirken kabulü doğru değil ise de, bu yön davalı tarafından temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamış, yanlışlığa işaret olunmakla yetinilmiştir.” 17 Terk Sebebiyle Karar Verilmişse Yoksulluk Nafakasına Hükmedilmez YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/11958 K. 2007/7198 T. sebebiyle boşanmaya karar verildiğine göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadın kusurludur. Kusurlu olan davalı yararına manevi tazminata hükmedilemez. Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. İsteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru Tarafların terk sebebiyle boşanmalarına karar verildiğine göre, davalı kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” Aleyhine Uzaklaştırma Kararı Verilen Eşin Terk İhtarı Gönderme Hakkının Bulunmadığı YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/11197 K. 2007/5958 T. koca tarihinde eşinin eve dönmesi için ihtar isteğinde bulunmuş, bu yönde kaleme alınan karar davalıya tebliği edilmiştir. Davalı kadın 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına İlişkin Kanun uyarınca gerekli tedbirinin alınmasını istemiş, mahkemece kocanın, kadına ait taşınmaza altı ay süre ile yaklaşmaması konusunda tedbir kadın Çorum Aile Mahkemesinin gün ve 2004/278 sayılı kararı uyarınca eşinden ayrı yaşadığı ve haklı sebeple davet edilen eve dönmediği anlaşılmaktadır. Bu açıklama karşısında davanın reddi gerekirken yazılı şekilde boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” Açılmış Olan Boşanma Davasında Dayanarak ayrı Yaşama Hakkı olan Eşe İhtar Gönderilmesinin Haksız Olduğu YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2010/8507 K. 2010/10920 T. koca, tarihinde terk ihtarı isteminde bulunmuş; ihtar davalıya tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı kadın, kocasına karşı bir başka mahkemede tarihinde boşanma davası açmıştır, ihtar tebliğ tarihinde davalı kadının açtığı boşanma davasının devam ettiği anlaşılmaktadır. Boşanma davasının mevcut olduğu durumda tarafların ayrı yaşaması doğal, beklenen bir davranış olup, haklı nedene dayandığı kabul edilmelidir. O halde devam eden bir boşanma davası sırasında tebliğ edilen terk ihtarı hukuki sonuç doğurucu nitelikte olmayıp; buna dayalı olarak boşanma kararı verilemez. Açıklandığı gibi mahkemenin hukuki sonuç doğurucu nitelikte olmayan ihtara dayalı olarak boşanma kararı vermesi doğru olmamıştır.” 18 Açılmış Bulunan Nafaka Davasına Dayanarak Ayrı Yaşama Hakkı Olan Eşe İhtar Gönderilmesinin Haksız Olduğu YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2007/15105 K. 2007/13923 T. kadın tarihinde Osmaniye 1. Asliye Hukuk mahkemesinde 2005/231 esas sayılı nafaka davasını açmış, bu davada ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilerek, lehine tedbir nafakasına hükmedilmiş ve bu karar koca, davalı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu mahkeme kararı ile belirlenen dönem içerisinde tarihinde ihtar isteğinde bulunmuştur. Davalının ayrı yaşamakta haklı olduğu dönemde davacının davalıya gönderdiği ihtar sonuç doğurmaz. Davanın bu sebeple reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.” 19 Eve Dön İhtarında Anahtar Yerinin Gösterilmemiş Olmasının İhtarın Samimi Olmadığına Karine Teşkil Edeceği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/14953 K. 2005/17819 T. terk hukuki nedenine dayalı olduğu halde 166/1. madde uyarınca karar verilmesi yasaya aykırıdır. Davacı kocanın davalıyı ailesinin yanına getirip bıraktığı, evlilik birliği içinde doğup nüfusunda kayıtlı bulunan çocuğun haklı bir neden olmaksızın kendisinden olmadığını belirttiği, ihtar kararında evin anahtarının bulunduğu yerin gösterilmediği hususları tüm dosya kapsamıyla sabittir. Davacının ihtar isteğinde samimi olmadığı, ihtar kararının yasal koşulları taşımadığı gerçekleşmiştir. Terk nedenine dayalı davanın reddi gerekirken kabulü doğru değildir. Ancak kararın boşanma yönü temyiz edilmediğinden bu durum bozma nedeni sayılmayarak yanlışlığa işaret olunmakla yetinilmiştir.” 20 Eşini Döven kocanın Olayların Etkisi Geçmeden Eve Dön İhtiranında Bulunmasının İhtarın Samimi Olmadığına Karine Teşkil Ettiği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2002/1348 K. 2002/1779 T. sebebi ile boşanmaya karar verilebilmesi için ihtarın samimi bir arzunun ürünü olması gerekir. Toplanan delillerden tarafların cinsel ilişkiye giremedikleri, davacı kocanın kadını dövdüğü anlaşılmaktadır. Bu olayların etkisi geçmeden Türk Kanunu Medenisinin dayanan ihtar üzerine kadın müşterek eve dönmemekte haklıdır. Tüm bu olaylar nazara alındığında kocanın ihtar kararı isteğinde samimi olmadığı halde koca tarafından terk nedenine dayalı davanın reddi, kadın tarafından açılan 743 sayılı Medeni Kanununun 134/1 maddesine dayalı davanın kabulü gerekirken kararda yazılı düşüncelerle hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” 21 İmam Nikahı İle Başkasıyla Birlikte Olan Eşin İhtarı Samimi Değildir YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/11758 K. 2006/18035 T. kocanın ihtar döneminde `gerçekte amacının evlilik birliğini sürdürmek olmadığını, kendisinin zaten imam nikahı ile başka biri ile birlikte olduğunu` beyan ettiği hukuki sonuç doğurabilmesi için samimi olması gerekir. Açıklanan sebeplerle davacının ihtar isteğinde samimi olmadığı anlaşılmakla davanın reddi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu kabulü usul ve yasaya aykırıdır.” 22 Terk İhtarında Eşin Davet Edilidği Kontun Eşlerin Birlikte Seçmiş Oldukları Veya Hâkimce Belirlenmiş Konut Olması Gerektiği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2010/684 K. 2011/2020 T. oturacakları konutu birlikte seçerler TMK m. 186/1 . Türk Medeni Kanunu’nun 188. maddesindeki koşulların oluşması halinde eşlerden biri konutun seçimine hakim tarafından yetkili kılınabileceği gibi; ortak konut Türk Medeni Kanunu’nun 195. madde gereğince başvuru üzerine bizzat hakim tarafından da belirlenebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 164/1. madde gereğince terk ihtarında eşin davet edildiği konutun eşlerin birlikte seçmiş oldukları veya açıklanan hakim müdahalesiyle seçilmiş/belirlenmiş konut olması gerekir. Davacı kocanın terk ihtarında davalıyı davet ettiği Adana’da bulunan konutun yasanın aradığı bu niteliklere sahip ve ortak konut niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle terk ihtarı biçimsel olarak yasaya uygunsa da; davalı kadın ortak konut niteliğinde olmayan eve dönmemekte, ihtar kararına uymamakta haklıdır. Mahkemenin taraflar arasında mevcut tedbir nafakasının arttırımı davası sırasında eve dön ihtarının yapılmasının samimi olmadığı gerekçesi isabetli değilse de; davanın reddine karar verilmiş olması sonucu itibariyle doğru olduğundan; hükmün onanmasına karar verilmiştir.” 23 Terk İhtarında Eşin Davet Edildiği Konutun Manevi Bağımsızlığının Bulunması Gerektiği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/22079 K. 2007/12371 T. kapsamından davet edilen konutta kocanın anne ve babasının da oturmakta olduğu, bu haliyle konutun bağımsız olmadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 164. maddesi şartları oluşmamıştır. Davalı kadın davet edilen müşterek konuta dönmemekte haklıdır. Bu yön gözönünde bulundurularak kocanın terk sebebine dayalı boşanma davasının reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” 24 Terk İhtarında Eşin Davet Edildiği Konutun Davet Edilen Eşin Şartlarına Uygun Olması Gerektiği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2007/370 K. 2007/12849 T. kadının kronik böbrek yetmezliği hastası olduğu, Ereğli’ye 50-60 km. mesafede bulunan ve davalı-davacı kocanın müşterek konut olarak gösterip, davet ettiği Obruk Yaylasından haftada 3 kez diyalize girmek için gelip gitmenin yaşamını tehlikeye sokacağını ileri sürerek dönmediği, davacı-davalı kadının hastalık nedeni ile Obruk Yaylasındaki konuta dönmemekte haklı olduğu anlaşılmıştır. Davalı-davacı kocanın Ereğli merkezde ev açıp kadını davet ettiği ve kadının sebepsiz yere müşterek konuta dönmediğinden bahisle terke dayalı davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır.” 25 Terk İhtarının Gönderilmesi İhtarı Gönderen Eş Tarafından Terk Eden Eşin Affedildiği Anlamına Geldiğinden Önceki Olaylara Dayanarak Boşanma Davası Açılamayacağı YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/3111 K. 2006/3816 T. ve tarihinde eşine ihtar gönderip evine davet etmiştir. Bu dava ise açılmıştır. Davacı eşine ihtar göndermekle geçen hadiseleri hoşgörü ile karşılamış eşini affetmiştir. Artık ihtar tarihinden önceki olaylara dayanılarak boşanma isteğinde bulunulamaz. İhtar tarihinden sonrada davalıdan kaynaklanan boşanmaya gerektiren ağırlıkta maddi bir olayın varlığı isbat edilmemiştir. Mahkemece isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” 26 Terk Nedeni İle Boşanmaya Hükmedilmesi Durumunda Ayrıca Manevi Tazminata Karar Verilemeyeceği YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2007/6137 K. 2008/6052 T. Medeni Kanununun 174/2. maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi için boşanmaya neden olan olaylar yüzünden kişilik haklarına saldırının varlığı sebebiyle boşanmaya karar verilmiş olmakla boşanmaya sebep olan olaylardan dolayı davacı kocanın kişilik haklarına saldırı oluştuğundan söz reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.”

esim evi terk etti ihtarname