E Dilde sadeleşmeye gitme. Milli Edebiyat akımı 1911 yılında (I) Ömer Seyfettin (II) ve Ali Canip’in (III) çıkardıkları “ Yeni Mecmua ” (IV) dergisi ile başlar. Bu edebiyat, yazı diliyle konuşma dilinin birleştirilmesini, dilde sadeliği , (V) Türk tarihine ve 16 yüzyılda Latince eser veren yazarlar ‎ (5 M) O 16. yüzyıl Osmanlı yazarları ‎ (1 K, 8 M) P 16. yüzyıl Portekizli yazarları ‎ (1 K, 3 M) T 16. yüzyıl Türk yazarları ‎ (boş) "16. yüzyıl yazarları" kategorisindeki sayfalar Bu kategoride toplam 27 sayfa bulunmaktadır ve şu anda bunların 27 tanesi görülmektedir. A Ali Ekber Hitai José de Anchieta 16 yy: Pir Sultan Abdal. Tezkireler, şairlerin hayatlarını anlatan ve şiirlerinden örnekler veren eserler olarak bu edebiyatın tarihinin ve başarısının vesikalarıdır. Gezi Yazıları: Anadolu Notları. Tiyatroları: Yaprak Dökümü, Eski Rüya, EserTürü: Kitap. Seslendiren: Nimet Geliş. İbrahim Tenekeci’nin bu kitapta bir araya gelen yazıları, Türkiye’yi ve Türkçeyi istikametinden saptırmak isteyenlere karşı bir pusula işlevi görüyor. Edebiyatla tarih, güncelle kadim olan, sorumluluk şuuru ve ahlakıyla ortaya konuluyor. Mesuliyet ve mensubiyet duygusuyla. TANZİMATDÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI. XIX. yy. edebiyatımızın girişimler dönemidir. Roman, öykü,tiyatro alanlarında ilk örnekler verilmiş, şiirdeki başkaldırmalar divan şiirine ilgiyi azaltmıştı. Çıkmaya başlayan özel gazeteler roman, öykü yayımlıyor, edebiyat adamlarının tartışmalarına yer veriyordu. Bazı kesimler 23Temmuz 10:17 Yağız Fatih Nazlıer Bringing Medicine to Virtual Life adlı eseri ekledi. 23 Temmuz 10:16 Yağız Fatih Nazlıer Films of Fact: A History of Science in Documentary Films and Television adlı eseri ekledi. 23 Temmuz 10:13 Yağız Fatih Nazlıer Trauma and Memory: Reading, Healing, and Making Law adlı eseri ekledi. pVXM. Haberler > Dünya Tiyatrolar Günü Kutlu Olsun! İşte Tiyatro Edebiyatının Başyapıtı Olan 30 Oyun - 0238 - 1130 Tiyatro ayrı ve çok da önemli bir sanat dalı olmakla beraber, sahneye konmadan önce elde olan tek şey 'metin'dir ve bu bağlamda tiyatro aynı zamanda bir edebiyat türüdür. Başta William Shakespeare olmak üzere dünyanın en önemli yazarlarından bazıları başarılarını ve ünlerini de 'oyun yazarı' olarak elde etmişlerdir. Kimi büyük yazarlar da romancı ve şâir kimliklerinin yanına oyun yazarı kimliğini de ekleyerek bu türde de yapıtlar siz değerli Onedio okurları için tiyatro türünün başarılı eserlerini derledik. İyi okumalar diliyorum. Kitabınız bol, Dünya Tiyatrolar Günü'nüz de kutlu olsun! 1. "Hamlet", William Shakespeare. 'Olmak ya da olmamak...işte bütün mesele bu...' Belki de tüm tiyatro edebiyatının en meşhur monoloğu olan bu sözler, Hamlet'i sadece tiyatro edebiyatının değil, genel anlamda dünya edebiyatının en büyük yapıtlarından biri olarak ölümsüz kılmaya yetiyor. 2. "Kral Oidipus", Sophokles. Sophokles'in başyapıtı, dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan 'Kral Oidipus', aynı zamanda Freud'un 'Oidipus Kompleksi' kavramını geliştirmesine de ilham veren yapıttır. Baba katilliğinin işlendiği oyunda, Kral Oidipus, Apollan tarafından lanetlenmiştir. Onun yazgısında babasını öldürüp annesiyle evlenmek vardır... 3. "Faust", Johann Wolfgang von Goethe. Alman edebiyatının klasikleşmiş ismi Goethe'nin ölümsüz eseri Faust, kaynağını halk hikâyeleri ve efsanelerden alır -ki Goethe'den öncede çeşitli şekillerde yorumlanmıştır-. Faust, Goethe'nin neredeyse tüm yaşamı boyunca yazarak tamamladığı bir yapıttır. Urfaust adıyla 18 yaşında başladığı oyunu, 1806'da Faust I ve 1832'de Faust II adıyla iki büyük bölüm halinde yazarak, 83 yaşında ölümünden kısa bir süre önce bitirebilmiştir. Faust, modernitenin trajedisini haber veren ilk büyük yapıt olarak kabul edilir. 4. "Üç Kuruşluk Opera", Bertolt Brecht. 'Üç Kuruşluk Opera' Batı tiyatro tarihini kökten değiştiren Alman tiyatro yazarı Bertolt Brecht'in yazdığı ve en başarılı eserlerinden biri kabul edilen müzikal tiyatro oyunudur. 18. yüzyıl İngiliz Balad operası Dilenciler Operası'nın bir uyarlamasıdır. Kapitalist bir dünyaya Marksist bir eleştiri getiren oyun ilk kez 1928 yılında Berlin'de sahnelendi. 5. "Macbeth", William Shakespeare. Macbeth, Shakespeare'in dört büyük tragedyasının sonuncusu ve kötülük üstüne yazdığı en derin ve en olgun yapıtıdır. Macbeth'teki kendine özgü kötülük, Ortaçağ'ın yarı karanlık, ilkel atmosferinde kanlı bir saltanatın şiirsel öyküsüne doğru gelişir. Bir isyanı bastırmış olan Macbeth, tahta en yakın kişidir. Kral olabilir, öyleyse olmalıdır. Önce kralı, sonra cinayetin tanıklarını öldürür; ardından ise kuşkulananları ortadan kaldırır... 6. "Godot'yu Beklerken", Samuel Beckett 'Godot'yu Beklerken' bir İngiliz olmasına karşın Fransa'da yaşayıp, Fransızca yazan Samuel Beckett tarafından, 1948 yılında yazıldı ve 1953'te Paris'de sahneye kondu. Zamanla ülke çapında bir ün kazandı. 1954 yılında Beckett tarafından bazı değişikliklerle İngilizceye çevrildi ve başka ülkelerde de sahnelenmeye başladı. Avangard olarak nitelenmesine karşın hızla klasikleşti. Yapıt modern edebiyatın en önemli metinlerinden biri olarak kabul edilmektedir. 7. "Othello", William Shakespeare. İtalyan yazar Cinthio'nun 'Berberî Kaptan' isimli eserinden esinlenilerek, 1600'lü yılların başında William Shakespeare tarafından yazılan bir tragedyadır. Eserin konusu dört önemli karakterin, yani Othello, Desdemona, Iago ve Cassio'nun etrafında dönmektedir. Eser, ırkçılık, aşk, kıskançlık, ihanet, ahlâk gibi temalar içermektedir. Oyunun baş kahramanı Othello'dan adını alan eserin birçok film, opera ve düzyazı uyarlaması da yapılmıştır. 8. "Antigone", Sophokles. Sophokles'in en büyük oyunlarından biri olan 'Antigone', haksızlıklara, adaletsizliklere isyan etmenin trajedisidir. Antigone, iki kardeşi de ölünce, kral olan dayıları Kreon'un kardeşinin cesedinin gömülmesine izin vermemesi üzerine, yasağı çiğneyerek, gizlice kardeşinin cesedini gömer. Bunun üzerine Kreon da Antigone'yi cezalandırır. Oyun yüzlerce yıl öncesinde yazılmış olmasına karşın, içerdiği görüş ve duygular bakımından güncelliğini korumakta günümüzde de sık sık sahnelenmeye devam etmektedir. 9. "Kral Lear", William Shakespeare. 'Kral Lear', Shakespeare'in ve dünya tiyatro tarihinin önemli oyunlarından biridir. Tarihsel bağlamıyla, trajik olaylarıyla birçok yapıta esin kaynağı olmuştur. 10. "Vanya Dayı", Anton Çehov. Rus edebiyatının başlıca yazarlarından olan ve öykü ve oyun alanında eser veren Anton Çehov'un 1889 yılında yazdığı 'Orman Cini' adlı oyunu daha sonra amaçtan yoksun hayatların işlendiği 'Vanya Dayı'ya dönüştü. Bir çiftlikte toplanmış ve her biri kendi mutsuzluğuna gömülmüştür. Karakterler, adalet içinde, can sıkıntısı ve pişmanlıkla boğuşmaktadır. Yapıtta belirgin bir kahraman olmadığı gibi, olaylar da bir neticeye varmamaktadır. 11. "Müfettiş", Nikolay Vasilyeviç Gogol. Rus edebiyatının dehalarından Gogol'un ilk defa 1836'da yayımlanıp sahnelenen oyunu, Çarlık Rusyası'ndaki yozlaşmış bürokrasiyi eleştiren bir komedidir. Oyunun konusunu Gogol'a büyük Rus şâir Alexander Puşkin önermiştir. 12. "Romeo ve Juliet" William Shakespeare. W. Shakespeare'in gençlik döneminde yazdığı oyunlardan biri olan 'Romeo ve Juliet', yazarın en başarılı eserleri arasında kabul edilir. 1591-1595 yılları arasında yazıldığı düşünülen oyun, kaynağını Arthur Brooke'un 1563 yılında kaleme aldığı 'The Trajical History of Romeus and Juliet' adlı İtalyan öyküden alır. Düşman iki ailenin çocukları birbirlerine âşık olur ve bu aşk beraberinde hazin bir son getirir. Aşıkların kullandıkları şiirsel dil, kaynağını mitolojiden alan benzetmeler, dilin olanaklarından ustaca yararlanılarak yapılan söz oyunları, yapıtı hem unutulmaz bir tiyatro oyunu hem de aşk öyküsü olarak hafızalara kazımıştır. 13. "Kibarlık Budalası", Moliére. Komedi türünün klasikleşmiş ustası Moliére 'Kibarlık Budalası' adlı yapıtında, kendini beğenmişlik, görgüsüzlük, sınıflar arası çatışmalar vs. gibi olgu ve duyguları yüzyılda geçen oyunda hem yükselen burjuvazi hem de aristokrasi hicvedilmektedir. Klasik hâle gelmiş, evrensel bir komedi... 14. "Cesaret Ana ve Çocukları", Bertolt Brecht. Bertolt Brecht tarafından 1939'da yazılmış bir oyun olan 'Cesaret Ana ve Çocukları', Brecht'in ölümünden sonra sinemaya da uyarlanmıştır.'Cesaret Ana ve Çocukları' hem Brecht'in hem de tiyatro tarihinin en iyi oyunlarından biri olarak kabul edilmektedir. Ayrıca gelmiş geçmiş en iyi savaş karşıtı oyunlardan biri olarak da gösterilmektedir. 15. "Lysistrata", Aristophanes. Antik Yunan'dan günümüze, politik hicvin ustası Aristophanes'in binlerce yıl sonra bile yaşadığı toplumsal koşullar ve tarihi şartlar içinde kaleme aldığı taşlamalar, güncelliğini ve evrenselliğini korumayı başarmaktadır. 16. "Hayaletler", Henrik Ibsen. 'Hayaletler', Norveçli büyük yazar Ibsen'in, yaşadığı dönemde ülkesindeki yasak konuları cesaretle deşmesi yüzünden çok sert tepkilerle karşılaştığı ve eserinin sansüre uğradığı bir burjuva burjuva yaşamının dışarıdan görünüşünü ustalıkla kazıyarak, geçmişte yapılmış çirkinlikleri, ahlaksızlıkları ve söylenmiş yalanları ortaya çıkarır. İnsanların bir meta gibi alınıp satıldığı bu düzende sevgiye, hoşgörüye, özgürlüğe yer yoktur... 17. "Gergedanlar", Eugène Ionesco. 20. yüzyıl tiyatro edebiyatının önde gelen yazarlarından olan Ionesco, 'Gergedanlar' isimli yapıtında, bir kentte yaşayan insanların gergedanlaşmasını anlatır. Bu durumda olmayan oyunun kahramanı Berenger ve sevgilisidir. Ancak bir süre sonra kahramanın sevgilisi de gergedanlaşır...Oyunda gergedan metaforu üzerinden, insanların tek tipleşmesi ve insanî niteliklerini yitirmesi eleştirilmektedir. 18. "Vişne Bahçesi", Anton Çehov. Madam Ranevskaya, yurdundan ayrı geçirdiği beş senenin ardından kızıyla birlikte evine, ülkesine geri döner. Ama bu geri dönüş savurganlıklarıyla servetlerini son kuruşuna dek tüketen, borçlandıkça borçlanan ailenin sonunun başlangıcıdır. Çalışanlarının paralarını bile ödeyemezken sazlı sözlü eğlencelerden geri kalmazlar; borçlandıkça harcarlar, harcadıkça borçlanırlar. Bir tek vişne bahçesi kalır ellerinde ama onu bile koruyamazlar...'Vişne Bahçesi', büyük Rus yazarın en meşhur yapıtlarından biri. 19. "Sezuan'ın İyi İnsanı", Bertolt Brecht. 1939-1941 yılları arasında, ABD'de yaşarken yazmış ve 1943 yılında tamamlamıştır. Sezuan ilk olarak 1943'te sahnelenmiştir. Bu oyun da, yazarın diğer oyunları gibi, epik tiyatro tarzındadır. 20. "Bir Yaz Gecesi Rüyası", William Shakespeare. 'Bir Yaz Gecesi Rüyası', William Shakespeare'in 1600'lerin başında basıldığı kabul edilen romantik komedyasıdır. Oyun, evlilik ve aşk ilişkilerini konu almakla beraber bu kurumlara ironik bir biçimde yaklaşmaktadır. Konu, Atina'da bir düğün çevresinde geçmektedir. Oyun içerisinde farklı sınıflardan, farklı türlerden, hem aşklara hem de ilişkilere yer verilmektedir. 21. "Satıcının Ölümü", Arthur Miller. Miller'ın, Pulitzer Ödülü kazanmış, başyapıtı olarak kabul edilen 'Satıcının Ölümü' adlı oyunu, başarılı olmadan insana yaşama hakkı tanımayan Amerika Birleşik Devletleri'ndeki acımasız kapitalist düzenin güçlü bir ülkedeki bu yarışma düzeninde yarışmaya ayak uyduramayan, yanılsamalar içinde kendini aldatan yaşlı bir satıcının, düzenin insani olmayan, kaskatı sert koşulları ve toplumun sahte değerleri karşısında, ailesi için kendini kurban edişinin, trajik öyküsünü anlatır. 22. "Venedik Taciri", William Shakespeare. 'Venedik Taciri', William Shakespeare tarafından yazılan genel olarak komedi olarak değerlendirilmekle birlikte, eserdeki trajikomik öğelerden dolayı, trajikomik olarak da değerlendirilebilecek yapıtıdır. 23. "Dr. Faustus", Christopher Marlowe. 'Faust' hikâyesinin bir tiyatro yapıtı olarak en eski ve en başarılı uyarlamalarından biri Shakespeare'nin öncülü Christopher Marlowe tarafından 'Faust' yorumunda Dr. Faustus, şeytana yenilen bir karakter olarak ele alınmıştır. 24. "Tartuffe", Moliére. Yüksek burjuvaziye mensup Organ, kendini dinsel inancının kuvvetine hayran olduğu Tartuffe'ün boyunduruğu altına bırakır. Ancak, Tartuffe koruyucusunun servetine göz dikmiş bir ikiyüzlüden başka bir şey değildir...Moliére'den dini kullanan insanların iç yüzünü gösteren evrensel bir komedi daha... 25. "Caligula", Albert Camus. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi felsefeci ve edebiyatçı Albert Camus'nün 1944 yılında son şeklini verdiği 'Caligula'da, sevdiği kadının ölümünün ardından mutluluğu, özgürlüğü, gücü ve ahlâki değerleri sorgulamaya başlayan genç yaştaki Roma İmparatoru Caligula'nın sınırsız güç uğruna hiçbir yasayı ve ahlâki değeri tanımayarak hem Roma halkını hem de kendini yıkıma götürmesi anlatılmaktadır. 26. "Cyrano de Bergerac", Edmond Rostand. 'Cyrano de Bergerac', 17. yy'da yaşamış Parisli şâir, oyun yazarı ve silahşör Savinien Cyrano de Bergerac'ın gerçek hayat öyküsünden esinlenilerek Fransız şair ve oyun yazarı Edmond Rostand tarafından yazılmış tiyatro edebiyatının ünlü eserlerindendir. 27. "Kuşlar", Aristophanes. Oyunun oynandığı dönemde Atina'da çokça para harcanarak yeni bir donanma inşa edilmiş ve Sicilya Seferi’ne çıkılmıştır. Ancak sefer öncesinde şehirdeki Tanrı heykellerinin tahrip edilmesi batıl inançları artırır ve uğursuzluk olarak anılan bu olaydan sonra Atina’da insan avı başlar. Birçok düşünür olaya karıştığı düşüncesiyle işkence görür ve öldürülür. Tüm bu gelişmelerden dolayı, Platon'un 'Devlet'i de olmak üzere ideal devlet ve toplumun nasıl olması gerektiğini araştıran eserler verilir. Aristophanes de komedya türünün çerçevesi içinde kalarak bir ütopya anlatmıştır 'Kuşlar' isimli oyununda. 28. "Kızgın Damdaki Kedi", Tennessee Williams. Thomas Lanier 'Tennessee' Williams'ın Pulitzer ile Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Ödüllerini almış olan 'Kızgın Damdaki Kedi', büyük arazi sahibi, zengin bir Amerikan ailesi içindeki gizlenmiş, saklı kalmış birtakım gerçeklerin ortaya dökülmesiyle yaşanan çatışmaların anlatıldığı psikolojik-gerçekçi bir insanların gerçeklerden kaçarak, yalanlarla aldatmacalarla kurdukları bir dünyadan kurtulmaları için tek çıkar yolun, kararlılık ve sevgi ile gerçekleri olduğu gibi kabul etmeleri olduğunu vurgular. 29. "Andromaque", Jean Baptiste Racine. Fransız edebiyatının önde gelen şâirlerinden ve trajedi yazarlarından olan Racine'nin konusunu mitolojiden ve Truva Savaşı'ndan alan meşhur yapıtıdır. 30. "Kurbağalar", Aristophanes. Oyun Aristofanes’in gelenekçi bakış açısının bir örneği olarak görülür. Euripides’in ölümünden bir yıl sonra yazılmıştır ve ülkede tragedya şairi kalmayınca Dionysos’un Hades’e gidip Euripides’i geri getirmek istemesini konu alır. Not Tüm listeler gibi bu liste de maalesef öznel, kusurlu ve eksik. Ayrıca listeye yerli oyunları dâhil etmedim. Bu başka bir derlemenin konusu olacak. Sizin de yorum ve önerilerinizle listeyi güncelleyebiliriz ileride. Bu sebeple yorumlarınızı ihmal etmeyin lütfen! Bugün 27 Mart Dünya Tiyatro Günü! Kitap Ayracı olarak, Türk tiyatrosundan 10 özel eser ve yazar ile kutluyoruz. Dönemin Uluslararası Tiyatrolar Birliği ITI Başkanı Arvi Kivimaa, önce Helsinki, sonra da Viyana’da yapılan dokuzuncu ITI konferansında ortaya çıkan “tiyatro günü” fikri, İskandinav ülkelerinin de desteğiyle 1961’de hayata geçirildi. 1962’de Paris’te açılan “Uluslar Tiyatrosu”nun günü olan 27 Mart da, dünya çapında çeşitli etkinliklerle ve bildirgelerle kutlanmaya başlandı. İlk bildirge, 1962’de Jean Cocteau tarafından yazıldı. EKREM REŞİT REY - LÜKÜS HAYAT 1950’de Ömer Lütfi Akad’ın yönetiminde sinemaya uyarlanan eser, 1985’te Haldun Dormen yönetiminde yeniden sahnelendi. Günümüzde Haldun Dormen, Suna Pekuysal ve Zihni Göktay ile anılan oyun hala sahnelenmektedir. Türk toplumunun Batı ile yüzleşmesini sahneye taşıyan bu oyunu, Ekrem Reşit Rey, 1930’larda yazdı ve oyun ilk kez 1933’te sahnelendi. Türk operetleri arasında en ünlüsü olan eser, külhanbeyi görünümlü hırsız Rıza’nın bir kostümlü baloda Zonguldaklı Rıza Bey sanılması ve kendisini lüks hayata kaptırmasını anlatır. HALDUN TANER – KEŞANLI ALİ DESTANI Haldun Taner’in 1962’de yazdığı bu eseri, Gülriz Sururi – Engin Cezzar Topluluğu 1964’te sahneledi. Kapalı gişe oynayan oyunu, aynı yıl Atıf Yılmaz da sinemaya uyarladı. Büyük bir kentin “Sinekli” olarak bilinen gecekondu mahallesinde geçen oyunda kahramanımız Ali. Sevgilisi Zilha’nın dayısını öldürmekten 4 yıl hapis yatan, yokluğunda adına destan yazılmış, Keşanlı Ali… Çamur İhsan’ı gerçekten öldürüp öldürmediği bilinmez, ancak mahalleli tüm umudunu Ali’ye bağladığından olmasını istediği gerçeğe inanır. CEVAT FEHMİ BAŞKUT – PAYDOS Yazarın 1947’de yazdığı eser, ilk kez 1948-1949 sezonunda Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelendi. Paydos, yurt dışında oynanan ilk Türk oyunu oldu. 1968’de Ülkü Erakalın tarafından sinemaya uyarlandı. Öğretmenin toplumdaki özel yerini kaybettiği dönemde, kendini öğrencilerine adayan bir öğretmeni konu alan oyunda, iftiralara maruz kalan öğretmen bakkallık yapar. İçinde tükenmeyen öğretmenlik aşkı ile hayali çocuklarına hayali bir ders verir… AZİZ NESİN – TOROS CANAVARI Nesin’in ilk baskısını 1957’de yaptığı öykü kitabından tiyatroya aktarılan oyun, yazarın deyimiyle izahı olmayan şeylerin mizahı yapıldığını gösteriyordu. Daha sonra Kemal Sunal’ın renkli oyunculuğu ile sinemaya da uyarlandı. Nuri Sayaner, bir mülayim memur emeklisi… Geçim sıkıntısı geçen aile, ev sahibine karşı kazandığı davanın sonunda, ev sahibi apartmanı onlara zindan eder. Yıllardır aranan azılı katil “Toros Canavarı”nın Nuri Bey olduğu düşünüldüğünde ise, herkesin kaderi değişir… AHMET KUTSİ TECER – KÖŞEBAŞI 27 Aralık 1947’de perdelerini ilk kez açan, Devlet Tiyatroları’nın ilk sahnesi Ankara’daki Küçük tiyatronun açılış oyunu olan Köşebaşı, uzun yıllar Devlet ve Şehir Tiyatroları’nda sahnelendi. “The Neighbourhood” adıyla İngilizceye çevrildi ve Amerika’da da sahnelendi. Rüstempaşa semtinde, yol geçeceği için bazı evlerin yıkılacağı gündeme gelir. Mahallenin girdiği değişim sürecinde, insanların öncesi ve sonrasında yaşadıkları aktarılır. RECEP BİLGİNER – İSYANCILAR Epik havasıyla yılın en beğenilen oyunlarından olan İsyancılar, ilk kez 1964’te, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelendi. Sinemaya da uyarlandı. Anadolu köyünde geçen oyunda, toprağı az olan köylü, öğretmenin uyarıları ile hazineye ait toprağın kendisine dağıtılması için müracaat eder. Ancak bu sefer de muhtar yollarına taş koyar… TURGUT ÖZAKMAN – FEHİM PAŞA KONAĞI İkinci Meşrutiyet’in arifesinde, Abdülhamit’n son günlerinde geçen Fehim Paşa Konağı, 1979’da, Özakman’a Büyük Ödül kazandırmıştı. Eski kabadayı Rasim Baba’nın oğlu Yusuf, gölge oyunu ile ilgilenmektedir. Oğlunun bu ilgisinden rahatsız olan Rasim Baba, onun da kendisi gibi Fehim Paşa’ya bağlı ünlü bir kabadayı olmasını ister. Oğlunu konağa götürdüğünde hayalleri yıkılır. Çünkü Yusuf, konakta kadınları eğlendirmek için bizzat Fehim Paşa tarafından gölge oyuncusu olarak görevlendirilir. Üstüne bir de paşanın kızına aşık olur… MUSAHİPZADE CELAL - İSTANBUL EFENDİSİ Musahipzade Celal bu oyunu 1914’te yazdı. Oyun ilk kez 1917’de sahnelendi. Türk tiyatrosu klasikleri arasında yer alan eser, ayrıca etnik unsurlar da içermektedir. Savleti Efendi, bir “İstanbul Efendisi”dir. Kızı Esma’yı evlendirmek istemektedir. Ancak yöntemleri ve karışan işler süreci traji-komik hale getirir. NAMIK KEMAL – VATAN YAHUT SİLİSTRE Namık Kemal, ilk tiyatro eseri olan Vatan yahut Silistre’yi 1872’de yazdı. Kemal’in adıyla anılan bu eser, yazarın en fazla tartışmalara maruz kalmış eseridir. Romantik tiyatronun ilk örneklerindendir. 1853’te Osmanlı ve Rusya arasında başlayan Kırım Savaşı’nda, Zekiye, duyduğu aşkla, orduya gönüllü olarak katılan İslam Bey’in peşinden gider. Zekiye, erkek kıyafeti giyerek Adem adıyla gönüllülerin arasına katılır… SADIK ŞENDİL - KANLI NİGAR Sadık Şendil’in yazdığı Kanlı Nigar, ilk olarak Mehmet Muhittin Sevilen tarafından bir Karagöz-Hacivat oyunu olarak kaleme alındı. İlk kez sahnelendiğinde başrollerinde Münir Özkul ve Altan Karındaş vardı. Bu oyunda İsmail Dümbüllü, kavuğunu Münir Özkul’a devretti. 1968 ve 1981’de iki kez sinemaya uyarlandı. Kanlı Nigar’ın bir yangında evi yanar. Sermaye kızlarıyla bir ev arar ve Kavuklu, ona bir ev bulur. Yaşamı boyunca erkeklerden çok çeken Nigar, onlara tuzaklar kurar ve düştükleri zor durumlarla eğlenir. “Kadının fendi, erkeği yendi” düşüncesi eğlenceli bir dille anlatılmaktadır. Damla Karakuş Instagram biyografivekitap Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir. ANTİK ÇAĞ Tiyatro ilk kez IO 6. yüzyılda Yunan toplumunda dinsel törenden özerkleşerek bir sanat türü haline geldi; dinsel ya da pratik ölçütlerle değil, estetik ölçütlerle değerlendirilen bir "oyun" a dönüştü. Yunan toplumunda tiyatronun öncülü, şarap, bereket ve bitkiler tanrısı Dionysos'u kutsamak için yapılan Bacchanolia şenliklerinde bir koronun söylediği dithyramboy şarkılarıydı. Koro, bu şarkılarda, farkı kişilerin konuşmasını canlandırmak için söz ve tavır değişikliğinden yararlanıyordu. Daha sonra, oyuncu ve oyun yazarı Thespis, koronun karşısına, farklı kişilikleri farklı maskelerle temsil eden bir oyuncu koydu. Böylece daha karmaşık konular ele alınabiliyor, farklı anlatım biçimleri denenebiliyordu. İÖ 534'te Atina'daki ilk tiyatro şenliğinde, Thespis'in bir tragedyası ödül kazandı. Bu tarihten sonrada tragedyalar Dionysos şenliklerinin bir parçası olarak gelenekselleşti. İÖ 5. yüzyılın ilk yarısında, Aiskhylos, koroyu 50 kişiden 12 kişiye indirerek ve ikinci bir oyuncu ekleyerek bugünkü Batı tiyatrosunun da temelini attı. Artık birden fazla kişi arasında yaşanan bir olayın, bir ilişkinin, sahnede canlandırılması olanağı doğmuştu. Aiskhylos, tragedyayı Dionysos cümbüşündeki azgın ve utançsız kökeninden de kopardı. Tiyatro önemli kişilerin başından geçen önemli olayları yüceltmiş bir üslupya temsil etme sanatı haline geldi. Efsaneleri, mitleri ve efsaneleşecek kadar eski olayları işleyen tragedyanın dinsel, ahlaki ya da siyasi bir mesaj vermesi, toplumu ve evreni bir bütün olarak temsil etmesi bekleniyordu. Hiyerarşik bir evrendi bu En üstte tanrılar katı yer alıyor, altta ölümün, sürgünün ve cezanın yurdu bulunuyor, bu ikisinin ortasında da oyunun, dramatik eylemin gerçekleştiği yuvarlık sahneyle temsil edilen insanların dünyası duruyordu. Tragedya, daha sonra Sophokles ve Euripides tarafından daha da geliştirildi, gerçekçi gözlem öğeleri katılarak Aiskhylos'taki soyutluğundan bir ölçüde uzaklaştırıldı. Komedya ise İÖ 486'dan başlayarak Atina'da Lenia kış şenliğinde yapılan yarışmalarla yaygınlık kazandı. Yunanca Komos sözcüğünden türeyen komedya, Dionysosçu kökenlerine tragedyadan çok daha bağlı kaldı. İÖ 6. yüzyıldan sonra Yunan egemen sınıfları arasında gözden düştüğü halde köylülerin ve yoksul halkın yaşamında önemini koruyan soytarılık, hokkabazlık, herkesin birbiriyle utançsızca çiftleştiği bahar ayinleri gibi avam öğeler, komedyada önemli yer tutuyordu. Dili de konuşma diline yakındı. Eski Komedya'nın en büyük temsilcisi Aristophanes'in oyunları, siyasal ve toplumsal yergicilikleriyle ahlaki bir görev de üstlenmişlerdir. Euripides'in İÖ 406'da ölümünden ve Atina'nın İÖ 404'te yenilgisinden sonra tragedya iyice geriledi ve komedya en popüler tür haline geldi. İÖ 320'den sonra, Büyük İskender döneminde ortaya çıkan Yeni Komedya eskisinden oldukça farklıydı. Mitolojik öğelerin yerini genç Atinalıların erotik serüvenleri ve aile yaşamları almış, eski şen, cümbüşlü ve grotesk üslup da daha gerçekçi ve yumuşak bir anlatıma dönüşmüştür. Bu dönemden günümüze yalnızca Menandros'tan bazı parçalar kalmıştır. Eski Yunan tiyatrosunun önemli bir özelliği kamusallığıdır. Oyunları ortalama 10 bin ile 20 bin seyirci aynı anda izleyebiliyordu. Eski Yunan oyunları, Sofokles'in trajedileriyle teknik yetkinliğe ulaşmıştır. Sofokles oyunlarında dekor kullanan ilk tiyatro yazarıdır. Aiskhylos, Sofokles ve Euripides konularını mitolojisinden alan oyunlar yazmıştır. Bu üç yazar, sonradan Aristo'nun Poetika adlı yapıtında belirlediği kurallara uygun oyunlar yazmışlardır. Bu kurallardan biri zaman, yer ve eylemde birliktir. Eski Yunan komedisinin tanınmış yazarlarından Aristofanes, oyunlarında dönemin siyaset adamlarının ve düşünürlerinin yanlış tutumlarını alaya TİYATROSU Roma, tiyatroya özgü bir katkı yapmaktan çok Yunan tiyatrosunu taklit etmekle yetinmiştir. Bununla birlikte, Roma toplumunun estetik bir eşiği aşamayan, ama belli bir canlılığı sürdüren yöresel bir oyun geleneği vardır. Bunlardan biri, yöresel hasat şenlikleri ve evlilik törenlerinde hokkabaz-oyuncu- şarkıcıların söylediği ve belli bir temsil öğesini de barındıran carmina Fescenninay'dı. Güney İtalya'da doğan ve IO 3. yüzyılda Roma'da yaygınlaşan bir başka yöresel türde fabula Atellanay'dı. Fars, parodi ve siyasal taşlama öğelerini içeren bu oyunlar, İtalyan tiyatrosuna palyaço Maccus ve budala Bucca gibi tipler kazandırdı. Bir Yunana oyununu Latinceye çevirerek Yunan tiyatrosunu Roma'ya tanıtan kişi Yunanlı Livius Andronicus'tur. İlk Romalı oyun yazarı olan Naevius, fabula palliata adı verilen türün de kurucusudur. İÖ 2. yüzyılda Roma tiyatrosunun en önemli iki temsilcisi, Plautus ve Terentius, Yunan, Yeni Komedyası'nı, Roma toplumuna uyarladı. Ama Roma'da tiyatroya gidenler, özelliklede Terentius'un daha düşünsel içerikli oyunlarını izleyenler nüfusun sınırlı bir kesimini oluşturuyordu. Roma tiyatrosu, en baştan beri, Yunan kentlerinden daha büyük bir nüfusun incelmemiş, zevklerine cevap vermeye yönelikti. İzleyici çekmeyen oyunlara ayrılmış ödeneğin şenlik yöneticisince iptal edilebildiği bir ortamda, oynanan oyunlarda da gösteri öğeleri öne çıktı. Senecan'ın bu gelişmeye bir tepki olarak yazdığı oyunlar IS oynanmaktan çok, yüksek sesle okunmak için yazılmıştır. Roma döneminde tiyatro sanatı ile ilgili en önemli eser, Horatius'un Ars Poetika'sıdır. Ars Poetika'da, tiyatronun eğitici işlevi ve biçimsel düzeni hakkında açıklamalar yapılmıştır. Roma tiyatrosunun iki büyük komedya yazarı Plautus ve Terentius, Atina Yeni Komedyasından aldıkları konuları Romalının günlük yaşantısına, aile ilişkilerine uyarlamışlardır. Amaç, seyirciyi, günlük ilişkilerini yöneten kurallar korusunda Hristiyanlık, geleneğin sürekliliğinin parçalandığı bir ortamda, kendi tiyatrosunu yoktan var etti, kendi inançlarından yeni bir tiyatro türetti. Ortaçağ, kilise tiyatrosunun yanı sıra akrobatların, soytarıların, hokkabazların tek kişilik ya da grup halinde yaptığı gösterilerde hem halk arasında hem de saraylarda ilgi görüyordu. Ama tiyatroyu yeniden kurallı bir oyuna, yani sanata dönüştüren, oyunun yazılı öğesini vurgulayan kilise oldu. Bunun ilk örnekleri, Kitabı Mukaddes'ten belli bölümlerin sahne etkileri de gözetilerek seslendirilmesiydi. Bu seslendirme daha sonra 10. yüzyılda oyuncular ve diyaloglarla gerçek bir canlandırmaya dönüştü. 13. yüzyıldan sonrada manastırların dışına yayıldı; artık kent yönetimleri de yapım giderlerini üstleniyordu. Dinsel tiyatronun manastır dışında gelişen birbirine bağlı bir dizi kısa oyunlardan oluşan dizilerdi ve 2-3 gün boyunca oynanıyordu. Gizem oyunlarının sahnelenmesini de loncalar gibi özel kentsel örgütler üstlenmiştir. Her lonca, kendi zaanatıyla ilişkili olan bir oyunun giderlerini karşılıyordu. Başlangıçta, oyunlar, "ev" adı verilen süslenmiş tahta platformlar üzerinde oynanıyordu. İtalya'da bir alanın ortasında oturan seyirciler, alanın çevresine yerleştirilmiş platformlar üzerinde oynanan oyunu izliyordu. İngiltere'de ise oyunlar araba gibi çekilen pagent adı verilen tekerlekli sahnelerde oynanıyordu. Gizem oyunları başlangıçta Latince diyaloglardan oluşurken, sonradan yerel diller yaygınlaştı. Bu da oyunların halk geleneğinden ve mizahi öğelerden yana zenginleşmesini sağladı. Dinsel tiyatronun öteki iki türünden biri mucize oyunları, öbürü ise ibret oyunlarıdır. İbret oyunları ilk kez İngiltere'de ortaya çıkmıştır. Ortaçağ tiyatro düşüncesi yeni bir görüş üretmemiş, türlerin ayrımı, ahlak eğitimi gibi antik dönem kuramcılarının düşüncelerini yinelemiş, tragedyada yıkımın yazgı olduğunu vurgulamıştır. Tiyatro düşüncesinin gelişmemiş olmasının nedeni, ortaçağda tiyatronun yasaklanması, din adamlarının tiyatronun zararları üzerinde bildiriler yayımlamış olmalarıdır. RÖNESANS Rönesans tiyatrosu İtalya'da başladı, ama en önemli ürünlerini Rönesans'ı geç yaşayan İngiltere gibi ülkeler verdi. 15. yüzyılda İtalya'da Plautus, Terentius ve Seneca'nın oyunları yeniden okunmaya başlamıştır. Yüzyılın sonuna doğru bu yazarların oyunları önce Roma, sonra Ferrara'da sahnelenmiştir. İtalyan Rönesans tiyatrosu, mimarlık açısından da klasik tiyatroya öykünüyordu. 1414'te, Romalı mimar Vitruvius'un Mimarlık Üzerine adlı kitabı keşfedildi ve Avrupa dillerine çevrildi. Bu yapıta dayanılarak İtalya'da Roma tiyatroları inşa edilmeye başladı. Bu çalışmaların ürünü olan Venedikli mimar Andrea Palladio'nun tasarlayıp 1585'te Vincenzo Scamozzi'nin tamamladığı Vicenzo'da ki Olimpico Tiyatrosu, Avrupa'nın günümüze ulaşan en eski kapalı tiyatrosudur. Scamozzi, geri plandaki kemerlerin arkasına, sokak sahnelerini gösteren üç boyutlu perspektif panoları yerleştirmişti. Rönesans tiyatrosunun en özgün yönlerinden bir de perspektife verdiği önemdir. Rönesans döneminin başında İtalyan tiyatrosu fazla kuralcı bir yola sapmış, klasik ölçülere ve Aristoteles'in zaman, mekan ve eylem birliği ölçütüne bağlı kalma adına uzun bir süre cansız ürünler vermiştir. Gene de Plautus'un açık saçık komedyaları, bu dönemde, Aristo ve Ruzzante gibi iki önemli yazara esin kaynağı oldu. İtalyan tiyatrosuna ulusal bir dil ve yerel karakterler kazandıran bu iki yazardan sonra, İtalyan'ın dünya tiyatrosuna en önemli katkısı olan Commedia dell'arte doğdu. Canlı bir halk tiyatrosu geleneğine dayanan ve farklı öğeleri bütünleştiren Commedia dell'arte edebi bir metne değil, doğaçlama oyunculuğuna dayanan bir tiyatro türüydü. Kökenleri ortaçağ cambazlığına, mime ve fabula Atellana'ya değin götürülebilecek olan Commedia dell'arte'nin yeniliği, topluluk oyununa dayanmasıydı. Sürekli bir arada çalışan ve çok uzun bir süre aynı rolü oynayan oyuncular, daha öncesi eşi görülmemiş bir virtüözlük düzeyine ulaşabiliyordu. Oyunlarda senaryo vardı, ama her oyuncu diyalogun kendine düşen bölümünü zaman içinde istediği gibi geliştirebiliyordu. Venedikli pinti tüccar Pantalone gibi bütün tiyatroya mal olacak tipleri Commedia dell'arte yarattı. Profesyonel kadın oyuncu kullanan ilk tiyatroda Commedia dell'arte'ydi. İtalyan tiyatrosu 16. yüzyılda sahneyi edebiyattan arındırırken, İspanya da tam tersini yaptı; tiyatroyu yeniden edebileştirdi, en önemli edebiyat ürünlerini tiyatro alanında verdi. İspanya Reform hareketinden etkilenmediği için, eski dinsel tiyatro, auto sacramental ayin oyunu adıyla devam etti. Bu tek perdelik oyunlar, öteki ülkelerde dinsel tiyatroyu gülünçleştiren öğelerden arındırıldığı için, İspanya'nın en iyi şairleri de bu alanda yeteneklerini denemekten çekinmediler. Ülkenin ilk sabit tiyatroları da, İspanyol edebiyatının Altın çağ olarak anılan bu dönemde yapıldı. İspanyol tiyatrosu, kendini klasikçiliğin kurallarıyla sınırlamamasıyla İtalyan tiyatrosundan farklıydı. Duyguya, lirizme, tutkulu eylemlere yer veriyordu. En önemli yazarları, orta sınıf törelerini ve entrikalarını konu alan özgün bir İspanyol türü olan perdelerin ve kılıç oyunu tarzında binden çok yapıt yazmış olan Lope de Vega ile İspanyol barok üslubunun en tipik temsilcisi olan Calderon'dur. İtalyan Rönesansı'nın etkisi İngiltere'de daha geç ve daha zayıf hissedildi. Bu yüzden, Elizabeth dönemi 1558- 1603 yalnızca tiyatroda değil, genel olarak edebiyatta özgün İngiliz geleneğinde kurulduğu yıllar oldu. Aslında bu dönemde İngiliz tiyatrosu karşıt etkilere açık durumdaydı Bir yandan Protestan kilisesinin nüfuzunu kırmak için Corpus Christi Yortusu'nu kutlamak yasaklanmış, bu da gizem ve ibret oyunlarının gerilemesine yol açmıştır. Öte yandan , saray tiyatroyu İngiliz ulusak kimliğini pekiştirmek içinde kullanmak istiyordu. Bütün bunlara karşı, Avrupa'daki düşünsel, ahlaki ve dinsel çatışmaların özgürleştirici etkisi de 16. yüzyılın sonuna doğru şiddetlendi. Bunun sonucunda ortaya tiyatro da bu gerilimli, yeniliklere açık ruh halini yansıtıyordu. İngiliz tiyatrosu, kendi özgün ortaçağ geleneğinden aldığı mirası kara Avrupa'sının daha incelmiş buluşlarıyla kaynaştırarak, saray tiyatrosunun sınırlarını aşan, toplumun her kesimine seslenebilen bir sanat türü yarattı. Marlovu'un, Shakespeare'nin, Beaumant ve Fletcher'in oyunlarını herkes izleyebiliyordu. İngiltere'de de ilk tiyatrolar, 1576'dan başlayarak Elizabeth döneminde kuruldu. Bu ilk tiyatrolar, daha önce oyunların sahnelendiği han avlularının biraz daha geliştirilmiş biçimiydi; seyirciler, üstü açık bir yapı içinde, yükseltilmiş bir tahta platformdan oluşan sahnenin üç yanında bulunan sıralarda oturuyordu. İzleyicilerle oyuncular arasındaki alış veriş, İtalyan tiyatrosundan daha fazlaydı. Buna karşılık biletler de daha ucuzdu. 1590'larda her tiyatro soylu bir kişinin desteğiyle işletiliyordu. İtalyan tiyatrosundan bir farkı da, kadın oyuncuların olmamasıdır. Kadın rollerini çoğu zaman erkek oyuncular üstleniyordu. Elizabeth'ten sonra gelen James döneminde 1603-25, tiyatro içerik olarak klasikçiliğe daha çok yaklaşırken, konu zenginliğini ve ufuk genişliğini de yitirmeye başladı. Bu dönemde, Ben Janson, John Ford, John Webster ve John Lyly gibi yazarlar zaman, mekan ve eylem birliği kurallarına önem verirken, trajedi ve komediyi de birbirinden daha kesin çizgilerle ayırdılar. 17. yüzyılın ortalarına doğru İngiliz tiyatrosu, maske ve dekor gibi görsel öğelere daha çok yer vermeye başlamıştı. 1642'deki burjuva devriminden sonra tiyatrolar kapatıldı ve sahne sanatı çok uzun bir süre eski canlılığına kavuşamadı. Fransa'da düzenli tiyatro toplulukları 16. yüzyılda yaygınlaşmıştır. Bunların repertuvarında, ibret ve mucize oyunları kadar, kaba bürlesk ve parodiler de yer alıyordu. Ama Fransa'nın öbür Avrupa ülkeleri gibi özgün bir yerel tiyatro geleneği yoktu. Bu yüzden İtalyan Rönesansı'nın etkisini kolayca benimsedi. 17. yüzyılda ülkenin güçlü bir merkezi yönetim altında birleşmesini sağlayan Başbakan Kardinal Richeliu, en gelişmiş sahne teknolojisini içeren bir tiyatro binası yaptırdı. Richeliu, trajedi ile komedinin birbirinden ayrılması, tiyatrodan traji-komik öğelerin atılması içinde çalıştı. Ama dönemin üç önemli yazarından biri olan Corneille'in Le Cid'i Kardinalin yerleştirmeye çalıştığı klasik birlik kurallarını hiçe sayan bir trajikomediydi. Corneille'in rakibi Racine ise klasikçi kuralların içinde kalarak trajediye romantik bir ton kazandırdı. Konularını Yunan-Roma mitolojisinden ve tarihten alan bu iki yazara karşılık Moliere, Fransız toplumunun gündelik yaşamından aldığı tiplerle kendi çağını aşan bir modern komedi anlayışının kurucusu oldu. Üstelik, dönemin en sevilen oyun yazarıydı. 17. yüzyılda Avrupa'nın başka ülkelerinde de ulusal tiyatrolar kuruldu. Ama, bunların çoğu, sınırlı bir izleyici kesimine seslenebilen saray tiyatroları olarak kalacaktı. Opera ve balede gene aynı dönemde, soylu sınıfın seyirlik sanatları olarak yüzyılın ikinci yarısında, İngiliz Restorasyon dönemi 1660-85 tiyatrosu Elizabeth dönemine geri dönmek istediyse de, İngiliz aristokrasisinin soğuk mizah anlayışını yansıtan bir töre komedisinden öteye gidemedi. Restorasyon tiyatrosunun en başarılı örneği sayılan William Congreve'in The Way of the World'ü Dünyanın Hali bile günümüzde sahnelenmektedir. İtalyan tiyatrosunun en önemli yazarı 18. yüzyılın ortasında bir çok komedi kaleme alan Carlo Gordoni' SINIF TİYATROSUNUN DOĞUŞU 18. yüzyılın Avrupa tiyatrosuna getirdiği en büyük yenilik, yükselmeye başlayan orta sınıf için üretilen burjuva oyunlarıydı. Bu türün öncülüğünü Fransa'da Diderot, Almanya'da da Lessing yaptı. Orta sınıf tiyatrosu, ahlakçılığıyla Rönesans öncesi dinsel tiyatroyu andırıyor, ama konularını aile yaşamından alması ve duygusallığı ile daha modern bir ruh halini yansıtıyordu. İngiltere'de Georg Lillo, The London Merchantor, the History op George Barnwell 1731; Londralı Tüccar ya da George Barnwell'in öyküsü adlı yapıtında orta sınıftan kişilere yer vererek bir orta sınıf trajedisi yaratmayı denemiş, İtalya'da da Vittorio Alfieri oyunlarında eski Yunan öykülerinin içini güncel orta sınıf tutkularıyla doldurmuştu. Bu dönemde, klasik trajedi ve komedi, varlıklarını daha çok operada sürdürdüler. John Gay'in The Beggar's Opera'sı 1728; Dilenci Operası popülerliğini daha sonra da koruyan bir şarkılı komediydi. Komedi, 18. yüzyılın en başarılı tiyatro yapıtlarının verildiği türdür. İngiltere'de Richard Steele'in, Nivelle de La Chausee'nin acıklı komedileri bugün de bulvar tiyatrolarınca sürdürülen bir türün ilk örnekleriydi. Buna karşılık, Oliver Goldsmith ve Richard Sheridan, Elizabeth dönemi ve sonrasının töre komedisini geliştiridiler. Eski canlılığı yitiren commedia dell'arte geleneği ise Fransa'da Marivaux, İtalya'da da Goldoni ve Gozzi'nin oyunlarıyla daha edebi ve düşünsel bir yaşama kavuştu. 18. yüzyıldan günümüze kalan en popüler komediler, Fransız oyun yazarı Beaumarchais'nin Le Barber de Seville'i 1775; Sevil Berberi, 1944 ile Le Mariage de Figaro' YÜZYIL VE ROMANTİZM 19. Yüzyıl romantizm çağıydı. Romantizmin başarılı olduğu edebiyat türü ise tiyatro değil, şiirdi. Bununla birlikte, Almanya'da daha 18. yüzyılın sonlarından başlayarak oldukça iddialı bir romantik tiyatro ortaya çıktı. Yeni tarzın en başarılı değilse bile en sevilen örneklerini Friedrich Schiller verdi. Goethe de başlangıçta bu akım içinde yer almış ve ilk oyunu Götz von Berlichingen 1773; Demir Elli Şövalye von Berlichingen, 1933 ile coşkunluk akımının, yeni ruh halini yansıtan en güçlü belgelerden birini ortaya koymuştu. Kleist'in Prinz Fiedrich von Homburg'u da Alman romantik tiyatrosunun tipik ürünlerinden biriydi. Romantizm, tiyatroda güncel konuların, orta sınıf yaşamına özgü konuların yerini tarihin almasına yol açtı. Fransa'da Hugo'nun Hermani'si ve Alfred de Musset'nin bazı oyunları, bu tarihsel duyarlığı yansıtıyordu. Almanya'da yüzyılın ikinci yarısında Wagner'in bütün sanatları birleştirmeyi amaçlayan müzik dramları da tarihselciliğin atavizme doğru gerileme eğilimini temsil eder. Gerek Hugo'nun, gerekse Wagner'in yapıtlarında, sahnelemeyi son derece güçleştiren bir "insanüstü hacimler yaratma" tutkusu görülür. 19. yüzyılda tiyatroda daha hafif tarzlar da ortaya çıktı. Bürlesk, burletta şarkılı fars ve vodvil bu dönemin en yaygın türleriydi. Eugene Scribe karakter gelişiminden çok entrikaya uyarak yazdığı için "iyi kurulu oyun" olarak adlandırılan 400'e yakın yapıtıyla Paris sahnelerinde geniş bir seyirci kalabalığı toplayabildi. Eugene-Marin Labiche aynı yöntemi fars türüne uyguladı, Scribe'in bir başka öğrencisi Victorien Sardou da oyunlarının yüzeyselliğine karşın ünlü oyuncu Sarah Bernhardt'ın oyunculuğundan yararlanabildi. 19. yüzyılda tiyatro sanatını sürdürenler yazarlardan çok, oyuncu-yönetmenlerdi. Bernhardt'ın yanı sıra, Charles Kean ve "sir" unvanını alan ilk oyuncu olan Henry Irving gibi oyuncular, yalnızca sıradan oyunlara değil, Shakespeare ve Racine'in yapıtlarına kendi damgalarını basarak bir yorum olduğunu kanıtladılar. 19. yüzyıl sonunda tiyatroda yeniden daha "ciddi" eğilimler ortaya çıktı. Norveç'te Ibsen'in, İsveç'te Strindberg'in, Rusya'da Çehov'un oyunlarıyla tiyatro edebi değerini yeniden kazandı. Her üç yazar da edebiyata gerçeklik akımının içinde başlayıp daha sonra simgecilik, izlenimcilik ve dışavurumculuk gibi modernist akımların ilk örnekleri sayılan yapıtlar verdiler. Gene aynı dönemde Almanya'da Gerhart Hauptmann ile Rusya'da Maksim Gorki, kapitalizmin insan yaşamında yol açtığı yıkımı gösteren oyunlarıyla tiyatroda doğalcılığın başlıca temsilcisi oldular. Varoluşun karanlık yüzüne işaret eden bu tür oyunlar kolayca seyirci çekmediği için, 19. yüzyılda Fransa, Almanya ve İngiltere'de, gişe hasılatını gözetmeyen bir "bağımsız tiyatro" hareketi doğdu. 1887'de Fransa'da Andre Antoine'ın kurduğu Theatre-Libret Özgür Tiyatro, Almanya'da Otto Brahm'ın Frei Bühne'si Özgür Sahne ve İngiltere'de Jacob Grein'ın Independent Theatre Club'ı Bağımsız Tiyatro Kulübü başta Ibsen olmak üzere, Hauptmann, Strindberg, Lev Tolstoy ve George Bernard Shaw gibi eleştirel ve karamsar yazarların oyunlarını sahnelemeyi üstlendi. Tiyatroda doğalcılığın bir başka önemli ürünü de Rusya'da 1898'di kurulan Moskova Sanat Tiyatrosu'ydu. Çehov'un oyunlarını sahnelemesiyle ünlenen bu tiyatronun kurucusu Konstantin Stanislavski, son derece ayrıntılı ve planlı bir hazırlığa ve uzun prova süresine dayalı yönetim anlayışıyla tiyatroda "gerçeklik yanılsamasını" TİYATRO Batı tiyatrosu bugün de genel olarak Stanislavski'nin sahne düzeni ve oyunculuk anlayışına dayalı bir gerçekciliği sürdürmekle birlikte, 20. yüzyılın ilk yarısında dışavurumculuk, gelecekçilik ve Bertolt Brecht'in epik tiyatrosu gibi gerçekçilik karşıtı akımlar da etkili oldu. Bu akımların hepsi farklı amaçlar ve yöntemlerle de olsa, sanatın gerçeği yansıttığı düşüncesine karşı çıktılar; doğallık yanılsamasını kırarak sanatın doğal değil yapılmış bir şey olduğunu savundular. Geliştirdikleri deneysel teknikler tiyatroyu bir vakit geçirme ve eğlenme aracı olmaktan çıkardığı için de çoğu zaman seyirci çekemedi, hatta skandallara yol açtı. Bu yeni akımların bir başka özelliği de, oyun yazarları kadar sahne tasarımcıları ve yönetmenlerin de öne çıkması, kuramcı kimliğini kazanmalarıydı. Deneysel tiyatro üzerinde etkili olmuş kuramcıların başında, İsveçli tasarımcı Adolphe Appia gelir. Appia, sahnenin bir gerçeklik atmosferi veren "sahici" dekor öğeleriyle doldurulmasına karşı çıkıyor, bunun yerine yapıtın "ruhunu" ortaya koyacak yalın bir sahne düzeni öneriyordu. Doğalcı ayrıntıların yerine, dikkati oyuncunun jestleri üzerinde toplayacak ve dramatik gerilimi çıplak bir biçimde dışa vuracak basit bir dekor gerekliydi. Appia'nın dışavurumcu görüş leri, İngiliz yönetmen Gordon Craig tarafından daha da geliştirildi. Craig, sahnede soyutlamayı uç noktasına götürdü; duygusal ve görsel değil, tinsel ya da zihinsel bir etki yaratmak için son derece öznel bir ışıklandırma yöntemi yarattı. Tek bir gotik sütunun, sahneye bir kilise havası vermekte ayrıntılı bir mukavva kilise dekorundan çok daha etkili olacağını düşünüyordu. Craig'e göre, tiyatro ve oyunculuk simgesel düzeni bozmamalıydı. Craig ve Appia'nın görüşleri, çok geniş bir uygulama alanı bulamadı. Yalnızca Avusturyalı yönetmen Max Reinhardt, Craig'in soyutlamaya dayalı dışavurum anlatımıyla canlı ve renkli bir oyun anlayışı arasında bir uzlaşma noktası yakalayabildi. DEVAMI Tiyatro ve Tiyatro Tarihi 19/04/2018 İslamiyet Öncesi Türk Tarihinde Bilim, Edebiyat, Sanat, Din, Tarih İnsanları ve EserleriİskitlerSakalar Alper Tunga , Şu Destanları Asya Hunları Oğuz Kağan Destanı Kırgızlar Manas Destanı En uzun sözlü edebiyat eseri , Yenisey YazıtlarıUygurlar Türeyiş ve Göç Destanları , Sine uşi ve Karabalgasun YazıtlarıGöktürkler Ergenekon ve Bozkurt Destanları, Göktürk KitabeleriOğuzlar Dede Korkut Hikayeleri oğuzlar ve kıpçakların mücadelesiİlk Türk İslam Döneminde Bilim, Edebiyat, Sanat, Din, Tarih İnsanlarıve Eserleri KARAHANLILARKutadgu BiligYusuf Has Hacip Yazarı Bilinen ilk Türk İslam eseridir, Siyasetname özelliği taşır, Devlet adamlarına yönetimle ilgili öğütler verir /’Mutluluk veren Bilgi” anlamına gelirDivanü Lügat-it TürkKaşgarlı Mahmut İlk Türkç Ansiklopedik sözlüktür, Yazılış amacı Türkçenin zenginliğini ortaya koymak Araplara Türkçe öğretmektir, içerisinde dünya haritası bulunurAtabetül HakayıkEdip Ahmet Yükneki Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılmıştır. Anlamı “hakikatlerin eşiği” dir. Atabetül Hakayık, dini öğütler vermketedir ve bu öğütler genelde kıssadan hisse HikmetAhmet Yesevi Türk tasavvuf edebiyatının ilk örneğini teşkil etmektedir, Ahlaki öğütler içerirBilim Adamı- Düşünürler – Edebiyatçılar Abdülhamid İbn Türk İslam dünyasında ilk cebir kitaplarından birinin yazarıdır. Harezmî döneminde yaşayan Abdülhamit İbn Türk’ün özellikle ikinci dereceden denklemler üzerindeki çalışmaları çok 780 – 850 Matematik astronomi ve coğrafya ile ilgili yaptığı çalışmaları ile tanınır. Matematikte sıfır rakamı ilk kez Harezmî tarafından 870 – 950 Matematik, fizik, astronomi ile ilgili çalışmalar yapmıştır. Aristo’nun fikirlerini en iyi açıkladığı için “ikinci öğretmenMuallimi sani”, unvanıyla tanınmıştır. İslâm Felsefesini kurmuştur. Türk – İslam devletlerinde pozitif bilimlerin temelleri Farabi tarafından atılmıştır. Farabi’nin birçok eseri tercüme yoluyla Avrupa’ da yüzyıllarca üniversitelerde temel eser olarak okutulmuştur. Eseri, İshaü’l-ulum bilimlerin sınıflandırması,El Medinet’ül fazılaİbni Sina 982 -1037 Büyük bir filozof ve tıp bilginidir. Tıp, mantık, fizik ve din felsefesi sahasında 220 civarında eser yazmıştır. “Tıp KanunuEl Kanun Fi’t Tıp” adlı eseri meşhurdur. Hekimlik konusunda kendisine batıda “Tıbbın hükümdarı” denilmiştir. Batı dünyasında “Avicenna” ismi ile 973 -1051 Türk – İslam dünyasının en büyük bilginlerinden biridir. Çok çeşitli alanlarda araştırmalar yapmıştır Matematik, Coğrafya, Eczacılık vb. Enlem ve boylam hesaplarını yapmıştır. Matematikte önemli problemlerle uğraşmış ve çözümler getirmiştir. , Bilimin ilerlemesi önündeki en büyük engelin serbest düşüncenin olmayışı olduğunu söylemiştirEl Razi 1149 -1210 Kimyagerdir. Sülfürik asidi Bey 1394 -1449 Astronomi bilginidir heyet cetveli ile yıldızların fihristini yapmıştır. Aynı zamanda önemli bir devlet adamıdır. Timur’un torunudur. Uluğ Bey, Semerkant’ta bir medrese ve bir de rasathane yaptırmıştır. Kadı Zade bu medreseye başkanlık Rüşt 1126 -1198 Felsefe, tıp ve astronomi üzerinde çalışmıştır. Pozitif bilime çok önem vermiş, Rönesans’ın doğmasında etkili olmuştur. Skolastik düşünceyi inaancın önünde tutulması gerektiğini savunmuşturİmam Gazali 1058 – 1112 İslâm filozofudur. Melikşah zamanda yaşamış, Nizamiye medresesinde ders Hayyam Matematik, astronomi, edebiyat alanında eserler ortaya koymuştur. Celali takvimini hazırlamıştır. Edebiyat alanında Rubaileri ile Harzemşahlar döneminde yaşamıştır, Keşşaf ve Mukaddimet’ül Edeb önemli eseridir Ali Şir Nevai Timur Devletinde yaşamıştır ,Çağatay Türkçesinin en büyük şairidir, EseriMuhakemet-ül Lugateyn Türkçenin Farsçadan üstün olduğunu kanıtlamaya çalışmıştırHüseyin Baykara Timur devletinde yaşamış , Taht kavgaları ve savaşlarla geçen uzun saltanat döneminde bilim, sanat ve edebiyatta büyük gelişmeler l Kindi Kindi, geometride ilk defa açıları pergel ile ölçen, sıvıların özgül ağırlıklarını hesaplayan kişidir. Felsefeden tıbba, ilahiyattan siyasete, matematikten astronomiye, meteorolojiye, psikolojiden diyalektiğe, optikten kimyaya kadar yirmi ayrı sahada eser vererek sayıları 270’in üzerinde bir külliyat Sultan Gazneli Mahmut için şahname adlı eseri yazmıştırANADOULU SELÇUKLULARMuhyiddin Arabi Konya’ya yerleşmiş ve Anadolu’da tasavvufun gelişmesinde büyük rolü olmuştur. Kaleme aldığı pek çok eserle, islâm dünyasında şeyh-i ekber en büyük şeyh adıyla ün kazanmıştır. Muhyiddin Arabi, vahdet-i vücut görüşü ile gerçek varlığın tek olduğunu, onun da Allah olduğunu Konevi Muhyiddin Arabi’nin öğrencisidir. Ekberilik tarikatının Celaleddin-i Rumi Anadolu Selçuklu döneminde yetişen büyük mutasavvıftır. O dönemde, Anadolu’ya “Diyar-ı Rum” denildiğinden kendisine de Anadolulu anlamında “Rumi” denilmiştir. Eserlerini Farsça yazdığından genelde üst tabakadaki insanlara hitap başlıca eserleri şunlardırMesnevi Farsça yazılmış altı ciltlik bir eserdir. Bu eser, insanlara sevgiyi, hoşgörüyü ve inanç yolunun gerçek mutluluk yolu olduğunu Kebir Yedi ciltten meydana gelen bu eserdeki gazellerde sevgi ve aşk konulan işlenmiştir. Fihi Mafih Mevlana’nın rubai tarzında söylediği şiirlerini topladığı Mektuplar Selçuklu devlet adamlarına ve yakınlarına yazdığı mektupların derlenmesinden Bektaş Veli 13. yüzyılda Horasan’dan Anadolu’ya gelen bir Türk mutasavvıfıdır 1209-1271. Hacı Bektaş Veli, kurduğu Bektaşîlik tarikatıyla, hoşgörü ve insan sevgisini yaymaya Osmanlı ordusunda yeniçeri ocağının resmi tarikatı temel kitabı olan Makalat; Hacı Bektaş Veli’nin Arapça kaleme aldığı eseridir. Bektaşilik tarikatı Anadolu’nun Türkleşmesinde büyük bir rol Emre – XIII. yüzyıldan itibaren Anadolu’da oluşan milli tasavvuf edebiyatının en büyük şairidir. Yunus, tasavvuf aşkıyla Türkçenin şaheserlerini meydana getirdi. Bütün insanlığa hitap eden ve çağını aşan Yunus Emre, çok sade ve anlaşılır bir dille şiirler söyledi. Şiirlerini, Divan ve Risaletü’n-Nushiye adlı eserlerinde Dehhani Bu dönemin ilk divan şairidir. En önemli eseri, Selçuklu sultanı Keykubad’ın emriyle kaleme aldığı Farsça yazdığı Selçuklu Şehnamesi’ Türkçe ve Farsça iki divanı vardır. 14. yüzyılda yaşamış, hem divan hem de tasavvuf edebiyatında iz oluşumu, kainatın yaradılışını ruha değil, maddeye bağlayan bir anlayışa sahiptir. Özellikle Alevi-Bektaşi toplulukları arasında günümüze değin Ahmedi Divan edebiyatının en güzel örneklerini vermiştir. En önemli eserleri Türkçe yazdığı Divan ve İskendername’ Bey Anadolu Selçuklu Devletinin zayıfladığı zamanlarda Kırşehir’i yönetmiş ve kendi adıyla anılan ünlü bir medrese yaptırmış , Matematik ve Astronomi alanında çalışmaları vardırAhmet Gülşehri Ahilik geleneğinden gelmektedir, İranlı şair Feridüttin Attarın Mantık-ül Tayr eserini türkçeye çevirmiştirAşık Paşa Eserlerini Türkçe Yazmıştır, Garipnamme en önemli eseridirOsmanlı Devleti Döneminde Bilim, Edebiyat, Sanat, Din, Tarih İnsanları ve EserleriMolla Fenari 15. yy Mantık alanında önemli çalışmalar yapmıştır. Eserleri Osmanlı’nın son dönemlerine kadar okutuldu. Maddet’ül Hayat adlı eseri vardır, Osmanlıda ilk şeyhülislamdırEmir Sultan 1368-1430 Osmanlıların Kuruluş Devri’nde Bursa’da yaşamış, Yıldırım Bayezid Han’ın damadı olan bilim Rumi 14. ve 15. yy Matematik, Astronomi alanlarında yetişmiştir, Ulığ Bey rasathanesinde öğrenim görmüştür. Muhtasar-ı Fi’l Hisab adlı eseri Kuşçu 15. yy Matematik, Astronomi alanında yetişmiştir. Osmanlı’da Matematiğin kurucusu olarak bilinir. Fatih Dönemi’nde İstanbul’a Semerkant’tan Paşa Matematik alanında yetişmiştir. Tazarruname ve Nasihatname adlı eserleri Reis 15. ve 16. yy Coğrafya alanında ileri gitmiştir. İlk kez dünya haritasını çizmiştir. “Kitab-ı Bahriye Denizcilik Kitabı” adlı eseri vardır. 2013 yılı UNESCO tarafından Piri ReiSi Anma >7//olarak kabulSeydi Ali Reis 16. yy Deniz Coğrafyası alanında çalışmalarda bulunmuştur. “Miratü’l Memalik Memleketlerin Aynası” adlı eserivardır. Bu eserde Hindistan ile Osmanlı ülkesi arasında yaptığı yolculuğu Lütfü Matematikçidir. Taz’if’ül Mezbah adlı eseri vardır. Takiyüddin Mehmet 16. yy Astronomi alanında çalışmalarda bulunmuştur. Osmanlı’da ilkrasathaneyi kurmuştur İstanbul’da.Matrakçı Nasuh 16. yy Coğrafya, Minyatür, Matematik, Tarih alanlarında yetişmiştir. Cemal’ül- Küttab ve Kemal’ül-Hisab adlı eserleri vardır. Hünername önemli minyatür eseridirKatip Çelebi 17. yy Tarih, Coğrafya, Denizcilik, Maliye ve Hukuk alanlarında çalışmalar yapmıştır. Eserlerinin ismi; Cihannüma Dünya coğrafyası, Keşfü’zü-nun Bibliyografya,Fezleke-i Osmani ve Mizanü’l Hak’ Hüseyin Çelebi 17. yy Batı ile ilişki kuran ilk bilim adamıdır. Osmanlı Teşkilat Tarihi en önemli Ahmet Çelebi 18. yy Kanat takıp uçan ilk insandır. Lagari Hasan Çelebi İlk roket örneğini icat ederek uçmayı Çelebi 17. yy Seyahatname en önemli eseridir. Bu eser yazıldığı dönemin Türk kültür tarihi hakkında bilgi veren önemli bir Cevdet Paşa 19. yy Eserleri, Tarih-i Cevdet Tarih Kitabı, Tezakir, Kısas-ı Enbiya Nebiler Tarihi, Mecelle Hukuk’dir Mecelle’yi hazırlayan 16 kişilik hukukçu heyetine başkanlık yapmıştır, Devletin resmi tarihçisidirZembilli Ali Efendi Din ve Hukuk âlimidir. El Mutahharat adlı eseri Kemal Din ve hukuk âlimidir. Tevarih-i Ali Osman adlı eseri Efendi Din ve hukuk âlimidir. Duaname ve Kanunname adlı eserleri Fatih’in hocasıdır. Daha çok Tıp alanında kendini yetiştirmiştir. Ayn’ül Ayan adlı eseri Şerafettin Tıp alanında ilerlemiştir. Kitâbü’l-Cerrahiyyeti’l-İlhaniyye adlı eseri vardır, yılan zehirine karşı ilaç bulmuş önemli bir cerrah tırİbrahim Müteferrika 18. yy İlk özel matbaayı kurmuştur. Şinasi 19. yy İlk oyun yazarıdır. Şair Evlenmesi, Avrupa’yı örnek alan ilk şairdir. Altunizade Üroloji alanında başarılı çalışmalar yapmış ünlü bilim adamıdırNeşri Osmanlı devletinde kuruluş dönemine ait bilgiler veren ünlü tarihçidir , cihannüma önemli eseridirNaima da çalışmalar yapmıştır, Naima tarihi önemli eseridirÖnemli Hattatlar Şeyh Hamdullah, Ahmet Akşemseddin , Hafız Osman, Mustafa RakımÖnemli Minyatür Sanatçıları Matrakçı Nasuh, Nigari,Nakkaş Osman , Levni Lale devriSinan Bey Fatih tarafından ilk kez yurt dışına resim öğrenimi için gönderilen kişidirŞeker Ahmet Paşa Osmanlıda ilk resim sergisini açmıştır, Avrupaya eğitim için gönderilmiştirOsman Hamdi Bey Arkeoloji müzesi ve Sanayi Nefise mektebinin kurucusudur , Silah tacirleri ve Kaplumbağa terbiyecisi ünlü eserleridirBuhurizade Mustafa Itri 17. yüzyıl büyük Türk bestekârıdır,UNESCO 2012 yılını şair Nâbi ve bestekar Itrî anma yılı ilan edilmiş , 100 TL üzerinde fotoğrafı vardırDede Efendi Ünlü Türk besteci. Divan Edebiyatı Ahmedi,Fuzuli,Baki,NedimLale devri ünlü şairi Halk Edebiyatı Pir Sultan Abdal,Öksüz Dede,Karacaoğlan,Dadaloğlu Tekke Tasavvuf Hacı Bayram, Şeyh Galip, Kaygusuz AbdalTürkiye Cumhuriyeti Edebiyat İlkleriEdebiyatımızda noktalama işaretini, ilk kez Şinasi “Şair Evlenmesi” nde kullanmıştır. Edebiyatımızda ilk çeviri roman, Kamil Paşa’nın yaptığı Telemak’tır. Edebiyatımızda ilk roman, Taaşşuk-u Talat-ı Fitnat’tır. Edebiyatımızda ilk köy romanı, Nabizade Nazım’ın “Karabibik” adlı eseridir. Edebiyatımızdaki ilk realist romancı Recaizade Mahmut Ekrem’ ilk realist roman Araba Sevdası’dır yazarı Recaizade Mahmut Ekrem’dir. Edebiyatımızda ilk edebi roman, Namık Kemal’in “İntibah” adlı eseridir. Edebiyatımızda ilk psikolojik roman, Eylül’dür Mehmet Rauf Edebiyatımızda ilk tarihi roman, Namık Kemal’in “Cezmi” adlı ilk kadın romancı Fatma Aliye’dir. Edebiyatımızda ilk makaleyi Şinasi yazmıştır. Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi İlk tiyatro Şinasi’nin Şair Evlenmesi’dir. Edebiyatımızdaki ilk pastoral şiir Tarhan’ın Sahra adlı şiiridir. Edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman denemesi Nabizade Nazım’ın Zehra adlı eseridir. Edebiyatımızda çoçuklar üzerine yazılmış ilk eserler Nabi’nin Hayriye’si ve Sümbülzade Vehbi’nin Lütfiye’sidir. Edebiyatımızdaki ilk eleştirmen Namık Kemal’ Edebiyatı’nda bilinen ilk çocuk gazetesi Çocuklar İçin Mümeyyiz’dir. Aşık Veysel ilk olarak Tecer tarafından Türk halkına tanıtılmıştır. Hazine-i Evrak ilk edebiyat dergimizdir. Türk Edebiyatı’nda iç monolog tarzı yazılmış ilk roman Bir Düğün Gecesi’dir. Türk Edebiyatı’nda yayınlanmış ilk öykü kitabı Emin Nihat Tarlan’ın Müsameratname’dir.1872 Türk Edebiyatı’nda mensur şiir yazımı ilk defa Halit Ziya ile başlar. Türk Edebiyatı’nda post-modern tarzda eser veren ilk yazarımız Oğuz Atay’dır.Tutunamayanlar Türk Edebiyatı’nda batıdan yapılan ilk fabl çevirisi Şinasi tarafından yapılmıştır. Türk Edebiyatı’nda yazıya geçirilen ilk masallar Billur Köşk Masalları’dır. Türk masalları ilk defa yurt dışında döneminde Fransa’da yayınlanmıştır. Türk masallarını ilk defa derleyen adlı Macar bilim adamıdır. Divan Edebiyatı’nın ilk şairi Hoca Dehhani, son şairi ise Şeyh Galip’dir. İlk yerli çizgi roman, Türk Kahramanı Köroğlu’dur.1953 Ülkemizde ilk çocuk çizgi roman türü Kara Maske’dir.1943 Dünyada ilk özgün çizgi roman New Fund’dur.1935 Dünyada ilk özgün çizgi macera hikayesi Dick Tracy’dir.Chester Gould Dünyada ilk kez resimle yazıyı birleştiren, konuşma balonları hazırlayan ressam William Hogarth’tır.1697-1908 Beyanname ile yayın hayatına giren ilk edebiyat topluluğu Fecr-i Ati’dir. Cumhuriyet sonrası ilk beyanname yayınlayan edebi topluluk Yedi Meşaleciler’dir. Yahya Kemal bütün şiirlerini aruzla yazmıştır, yalnız Ok şiiri hece vezni ile yazmıştır. Kutatgu Bilig ilk Türk dünyası ansiklopedisidir. İlk yerli çizgi roman Türk Kahramanı Köroğlu’dur. Ülkemizdeki ilk çocuk çizgi roman türü Kara Maske’dir. Aruzla yazılan ilk manzum tiyatro eseri Eşber’dir. Tarhan Heceyle yazılan ilk manzum tiyatro eseri Binnaz’dır. Ortaç İlk bibliyoğrafya Keşfiz-Zünun’dur. İlk hatıra kitabı Babürname’dir. Babürşah İlk hamse yazarı Ali Şir Nevai’dir. Edebiyatımızdaki ilk antoloji Harabat’tır. Edebiyatımızdaki ilk atasözleri kitabı Durub-ı Emsal-i Osmaniye’dir. Şinasi İlk mizah dergisi Diyojen’dir. Teodor Kasap Edebiyatımızdaki ilk hikaye kitabı Letafet-i Rivayet’tir. Basılan ilk küçük hikaye kitabı Küçük Şeyler’dir. ilk gerçekçi hikaye Edebiyatımızdaki ilk fıkra yazarı Ahmet Rasim’dir. Bilinen ilk Türk yazarı Yollug Tigin’dir. İlk siyasetname eseri Kutadgu Bilig’tir. İlk mensur şiir yazarı Ekrem’dir. İlk sözlük kitabımız Divan-i Lügatit Türk’tür. İlk sosyolog Ziya Gökalp’tir. İlk edebi tartışma Ziya Paşa ile Namık Kemal arasında olmuştur. Ülkemizdeki ilk Müslüman kadın tiyatrocu Afife Jale’dir. Edebiyatımızdaki batı roman tekniklerine uygun ilk modern roman Mai ve Siyah’tır. Halit Ziya Dünyada bilinen en eski destan Gılgamış’ edebiyatındaki ilk realist roman Madama Bovary’ Edebiyatı’ndaki ilk deneme yazarı Nurullah Ataç’tır. İlk tezkiremiz Mecalis’ün Nefais’tir. Nevai’dir İlk mizah gazetemiz Diyojen’dir. Matbaada basılan ilk kitabımız Vankulu Lügatı’dir. Türkler’in kullandığı ilk alfabe Göktürk Alfabesi’ edebi topluluk Servet-i Fünun’dur. İlk divan sahibi sanatçımız Yunus Emre’dir. Türk şiirinin en eski lirik şiir örneği Aprın Çar Tigin’dir. Nobel edebiyat ödülünü ilk kez İsviçre kazandı. Türkçe’nin ilk gramer kitabını Baskakov yazmıştır. Aydınlar arasında heceyi ilk kez deneyen sanatçı Yurdakul’dur. Şiirde ilk defa Türk kelimesini kullanan sanatçımız Yurdakul’dur. Serbest müstezatı aruzla deneyen ilk şairimiz Tevfik Fikret’tir. Şiirde noktalama işaretini ilk kez kullanan Servet-i Fünun sanatçısı Tevfik Fikret’tir. Divan Edebiyatı’nın Sebk-i Hindi tarzının ilk temsilcisi Naili’dir. Edebiyatımızda serbest vezni ilk kez Nazım Hikmet kullanmıştır.1929 Edebiyatımızda anjabmanı ilk kez Tevfik Fikret kullanmıştır. İlk Türkçe gazete 1831’de kurulan Takvim-i Vaka’dır. İlk Türkçe özel gazete 1860’da kurulan Tercüman-ı Ahval’dır. Dünyada bilinen en uzun destan Kırgızlar’ın Manas Destanı’dır. En uzun ömürlü edebiyat dergimiz 1933 yılında çıkmaya başlayan Varlık Dergisi’dir. Hayat hikâyesini İngilizce yazan ilk yazarımız Halide Edip Adıvar’dır. Türkiye’de kurulan ilk kadın derneği kurucularından biri Halide Edip Adıvar’dır. Atatürk’e muhalefet olan ilk kadınlarımızdan biri Halide Edip Adıvar’dır. Sürgüne gönderilen ilk kadınlarımızdan biri Halide Edip Adıvar’ Edebiyatı’nda Kurtuluş savaşı konulu romanlar aşağıdaki Kahpeye Halide Edip AdıvarAteşten Gömlek Halide Edip AdıvarYaban Yakup Kadri KaraosmanoğluDikmen Yıldızı Aka GündüzÜç İstanbul Mithat Cemal KuntaySahnenin Dışındakiler Ahmet Hamdi TanpınarKalpaklılar Samim KocagözDoludizgin Samim KocagözYorgun Savaşçı Kemal TahirKüçük Ağa Tarık BuğraDespot Reşat EnisEsir Şehrin İnsanları Kemal TahirSONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ[wp_ad_camp_3]sayfalar 1 2 Modern anlamda tiyatrodan önce Türk kültüründe yoğun bir şekilde geleneksel oyunlar olarak adlandırdığımız “Karagöz, Orta Oyunu ve Meddah” tiyatroları yer almaktaydı. Ancak Batı’ya kapımızı açtığımız ortalarından sonra edebiyatımızda modern tiyatronun ilk çalışmaları da başlar. Geleneksel oyunların yanında modern çalışmaların yer aldığı “Tanzimat Dönemi’nde Tiyatro” aslında yabancı ve yerli özellikleri iç içe Dönemi TiyatrosuBatı edebiyatlarından etkilenen sanatçılarımız birçok tür gibi tiyatronun da ülkemize gelmesini sağlamıştır. Ancak oyunların sergilenmesinin pahalı olması, ciddi bir hazırlık gerektirmesi ve sahne ihtiyaçlarından dolayı bu dönemde tiyatronun gelişmesi hızlı olmamıştır. Bu nedenle bu sanat dalının gelişmesi sanatçıların kişisel çabaları ve fedakarlıkları neticesinde Döneminde tiyatro alanında atılan ilk adımlar Batı edebiyatlarında yer alan oyunların birebir Türkçeye çevrilmesi ya da bizim kültürümüze uyarlanmasıyla olmuştur. Bu dönemde başta Ahmet Vefik Paşa olmak üzere sanatçılar özellikle Fransız yazar Molière’den yaptıkları çevirilerle bu alanda önemli adımlar atmışlardır. Yine Ahmet Vefik Paşa, Bursa valisi iken burada ilk tiyatro binasını yaptırmış, oyuncu kadrosu oluşturmuş ve yapmış olduğu çevirileri burada Edebiyatı’nda yazılan ilk Türk tiyatro eseri, Şinasi tarafından 1860 yılında yazılan “Şair Evlenmesi” adlı oyundur. Tercüman-ı Ahvâl gazetesinde tek perde olarak yazılan bu oyunun sahnelenmesi ise ancak yıllar sonra gerçekleşebilmiştir. Töresel evlenmeyi konu olarak işleyen oyun modern tiyatronun edebiyatımızdaki ilk yerli örneği olmasına rağmen geleneksel tiyatrodan da güçlü izler Dönemi Edebiyatı’nın en güçlü isimlerinden olan ve birçok türde eser vermiş olan Namık Kemal, tiyatroyla da yakından ilgilenmiştir. Namık Kemal’in ilk tiyatrosu olan ve Türk edebiyatında sahnelenen ilk tiyatro özelliği de taşıyan “Vatan Yahut Silistre”, dört perdelik bir oyun olarak 1872 yılında yazılmıştır. Memleketin savunulması üzerine kurulan oyun vatanseverlik ve kahramanlık gibi duyguları ön plana çıkarmıştır. İstanbul’da sahnelendikten sonra “Vatan” tezahüratlarıyla oyundan çıkan seyircilerin atmış oldukları sloganlar nedeniyle Namık Kemal sürgüne Dönemi’nde tiyatro oyunları 1859 yılında yapılmış olan Gedikpaşa Tiyatro’sunda sergilenmiştir. Daha çok Güllü Agop isminde birinin çalışmalarıyla ayakta duran tiyatro uzun bir süre İstanbul halkına hizmet etmiştir. Türk tiyatrosunun geliştirilmesinde bu tiyatronun oldukça büyük katkısı Dönemi Tiyatro Eserleri ve YazarlarıBu dönemde eser vermiş sanatçılar ve eserleri şu şekildedirİbrahim Şinasi Şair EvlenmesiNamık Kemal Vatan Yahut Silistre 1873, Akif Bey 1874, Celalettin Harzemşah 1876, Gülnihal 1875, Zavallı Çocuk 1874, Kara Bela 1908.Ahmet Mithat Efendi Eyvah 1873, Açık Baş 1879, Çengi yahud Daniş Çelebi 1884, Ahz’ı Sar yahud Avrupa’nın Eski Medeniyeti 1874, Hükm-i Dil 1875, Fürs-i Kadimde bir Facia yahud Siyavuş 1885, Çerkez Özdenleri 1884.Ahmet Vefik Paşa Zor Nikah 1869, Zoraki Tabib 1969, Meraki, Azarya, Tabib-i Aşk, Dekbazlık, Yorgaki Mahmut Ekrem Afife Anjelik 1870, Atala 1873, Vuslat 1874, Çok Bilen Çok Yanılır1875.Abdülhak Hamit Tarhan Eşber 1880, İlhan 1913, Turhan 1916 ve Hakan 1935, Nesteren 1876, Liberte 1913İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR ⇒ Ders Konuları ⇒ Edebiyat Ders Notları ⇒ Tanzimat Dönemi Edebiyatı

16 yüzyılda tiyatro alanında eser veren yazarlar